İnsanın iki türlü ticareti olabilir: Biri diğer insanlarla dünyevi iş diğeri ise Allah ile manevi iş. Manevi ticarette insan Allah yolunda para harcar veya borç verir ki bu sadece ahirette değil, bu dünyada rızık ve zenginliğin artması şeklinde tecelli eder.
O halde insan, Allah’la ticaretinde zarar ettiğini düşünmemelidir, görünüşte öyle görünebilir ancak asıl kazancın, amel edene olduğu açıktır.
Allah ile infak şeklinde iş yapmak, sayısız faydaları olan bereketli ve daimi devam edecek bir ticarettir.
Fatır suresi 29. ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı özenle kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için gizli açık harcayanlar, asla zararla sonuçlanmayacak bir ticaret umabilirler".
Allah yolunda infak ederek iş yapmak da insanı dünya ve ahiret azabından kurtaran, cennete ve sonsuz mutluluğa ulaştıran bir iştir.
Saff suresi 10-12. ayeti: "Ey iman edenler! Sizi, elem verici azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah'a ve resulüne iman edersiniz, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edersiniz. Bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. O sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, adn cennetleri içindeki güzel köşklere koyar. İşte büyük kurtuluş budur."
Bu nedenle, insan kimlerle iş yaptığına dikkat edilmelidir. Sağduyulu bir tacir, en fazla kâr sağlayan biriyle ticaret yapan kişidir. Bu nedenle küçük dünyevi maddi bir menfaat, kişinin asıl menfaati olan mutluluk, rahatlık ve huzurdan vazgeçmesine neden olmamalıdır.
Sonuç olarak, bu ticarette her şey Allah'a aittir, satın aldıklarımız da, karşılığında verdiklerimiz de O'na aittir. Fakat bize ait olan bir şey vardır ki o da bizim irademizdir ve irademiz de bizim her şeyimizdir. İşte biz onu veriyoruz Rabbimize ve karşılığında cenneti alıyoruz. Cenneti kazanıyoruz. Kısacası Allah (cc) ile ticaret yapanlar, canlarını ve mallarını O’na satanlar, daha bu alış veriş gerçekleşmeden önce ulaşılacak bütün makamlara otomatikman ulaşırlar. (Mehmet Göktaş-İnzar Dergisi)