IQNA

Kur'an-ı Kerim ışığında astronomi ve kozmoloji

9:02 - August 24, 2022
Haber kodu: 3477162
Teorik ve gözlemsel olarak astronomi bilimi çok ilerlemiş sayısız keşifler yapılmıştır. Ancak bu ilerleme ile dünyanın evrenin merkezi olduğu düşünülürken nazil olan ayetlerin hiçbiri çürütülmemiştir.

Kur'an-ı Kerim'de 200 kadar astronomik ayetler vardır. Bu ayetler, yaklaşık 1400 yıl önce Peygamber Efendimize (s.a.v) nazil oldu. Bu ayetler astronomların dünyanın evrenin merkezi olduğunu düşündükleri ve ancak yüzyıllar sonra dünyanın güneş etrafında döndüğünü öğrendikleri bir zamanda nazil oldu.

Bu 200 ayetin hiçbiri astronomi ve astrofizik alanındaki yeni bulgularla çelişmemektedir. Teorik ve gözlemsel olarak astronomi çok ileri düzeydedir. Bu ilerleme ile dünyanın evrenin merkezi olduğu düşünüldüğü bir zamanda nazil olan ayetler herhangi bir zarar görmemiştir. O zaman Peygamberimiz (s.a.v) günün astronomi bilgisine sahip olsaydı, astronomik ayetlerin yerin dünyanın merkezi olmasına göre yazılması gerekirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) okula gitmemiş ve ümmi (eğitim görmemiş) olmasına rağmen, Kur’an ayetlerinin bilimsel buluşlarla hiçbir çelişkisi yoktur ki bu ayetlerin ilahi kaynaklı olduğunu ispatlamaktadır.

Kuran’daki bazı astrolojik ayetler

Bu ayetlerden biri Yunus suresi 5. ayetidir: "Güneşi aydınlatıcı, ayı ise aydınlık yapan, yılların sayısını ve hesaplamayı bilesiniz diye ona menziller belirleyen O’dur. Allah bütün bunları hikmet ve fayda esasına göre yarattı. Bilme kabiliyetinde olanlar için de âyetlerini detaylı bir şekilde gözler önüne seriyor".

Meâldeki "aydınlatıcı" kelimesinin metindeki karşılığı ziyâ, "aydınlık"ın karşılığı ise nurdur. Sözlük mânası bakımından ziyâ “güçlü ışık”, nur ise “güçlü olsun olmasın ışık” demektir. Bilimsel araştırmalar güneşin ışığının kendinden olduğunu, ayın – güneşe nisbetle zayıf olan, geceleyin gerektiği kadar aydınlık veren, ama istirahati de engellemeyen – ışık ve aydınlığının ise güneşten geldiğini ve aydan yansıdığını ortaya koymuştur.

Ra'd suresi 2. ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız."

"Gökler" anlamına gelen semâvât kelimesi yıldızların, güneş sistemlerinin ve galaksilerin kendi yörüngelerinde seyrettikleri uzayı ifade eder. Yüce Allah burada bir tabiat kanununa işaret etmekte, gökyüzündeki bu cisimleri bizim görebileceğimiz bir direk olmaksızın kudretiyle yükseltip yönettiğini haber vermektedir. O, bu büyük kütleleri uzay boşluğunda hareket eden bir sisteme bağlamış, bunları birbirinden uzak tutmak ve birbirine çarpmamalarını sağlamak için bu kütlelere merkezkaç kuvveti ve kütlesel çekim gücü yerleştirmiş, böylece bir denge sağlamak suretiyle bunların sonsuz olarak birbirlerinden uzaklaşmalarını veya birbiri üzerine düşmelerini önlemiştir.

Bugün göklerin ve güneş gibi gök cisimlerinin, diğer yıldızların ve galaksilerin göremediğimiz sütunlarla yerinde tutulduğunu ve bu sütunların bizim göremediğimiz yıldızların üzerinde durduğu yerçekimi kuvveti olduğunu biliyoruz. Bundan 1400 yıl önce indirilen Kur'an'da çok güzel bir şekilde bahsedilmektedir.

Bugün kozmolojide evrenin genişlediğini biliyoruz ve bu konu Kur'an'da evrenin sürekli genişlediği kesin olarak bildirilmektedir. Bu 1929'da keşfedildi, ancak Kur'an-ı Kerim bundan 14 asır önce bu konudan bahsetmiştir. Kur'an-ı Kerim'in Enbiyâ suresi 104. ayetinde şöyle buyuruluyor: "Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşün. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize aldığımız bir vaad olarak- onu yine yapacağız. Biz bunu muhakkak yapacağız". Burada bir gün evreni küçültüp ilk gün yarattığımız noktaya getireceğimiz söyleniyor.

Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim'in astrolojik ayetlerine bilimsel bir bakış açısıyla bakabiliriz ve hem Müslüman hem de gayrimüslim bir araştırmacı bu ayetlerden ders alabilir.

Kaynak: Üniversite öğretim üyesi Sadullah Nasiri Keydari'nin "Kur'an-ı Kerim'de Astroloji” toplantısındaki konuşmasından alınmıştır.

4079072

captcha