Hırs, şiddetle arzu etmek ve üzerine çok düşmek anlamına gelen bir İslam ahlak terimi. Tamah etmek kelimesinin ilk anlamı açgözlülüktür. Elindekilerin kıymetini bilmeyen, hiçbir şekilde ihtiyacı olmamasına rağmen her zaman daha fazlasını isteyen kişiler ise tamahkar olarak nitelendirilir
Hırs insanı tamaha sürükler, tamahta, sahibini felakete götürür. Hırs, sadece ferdin dinî, ahlâkî ve psikolojik hayatına zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda, sosyal hayatın düzenini de bozar. Hırs aşırı derecede mevki’e ve şöhrete düşkünlüktür.Tamahkarlık insanı alçaltan bir tutumdur ve manen büyük zarara yol açar. Tamahkar bir kişi, hırsı yüzünden sahip olduğu üstün değerleri bırakarak değersiz şeylerin peşine düşer. Allah’ın rızasını, rahmetini ve sonsuz nimetlerle donatılmış cennetini istemek ve bunun için çaba göstermek yerine, dünyanın düşük ve geçici yararını ister. Hırsla dolu olduğundan ilerisini görmeyip sadece içinde bulunduğu anı, hemen elde edebileceğini düşündüğü menfaatleri gözetir.(enfal.de)
Hırs ve tamah’ın köklerinden biri, dünyanın güzelliklerine ve tezahürlerine aşık olmaktır. İnsanın içinde bu ilgi alevlendiğinde maddi dünyaya yönelir. İnsan bu yönde ne kadar hareket ederse, o kadar dünyevi zevklere kapılır ve asıl yolu ve hedefi unutur.
Kur'an-ı Kerim aşırı olarak dünyaya bağımlılığı ve dünyevi arzuların paşinden koşmayı eleştirir ve insanları bunlardan kaçınmaları konusunda uyarır, çünkü aksi takdirde tüm insani ve manevi değerleri kaybederler.
Kur’an çeşitli ayetlerde dünya yaşamını çocuksu bir oyun olarak nitelendirmiştir. En'âm suresi 32. ayetinde şöyle buyurulmuştur: "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için şüphesiz ki âhiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
Hadîd suresi 20. ayetinde de şöyle buyurulmaktadır: "Bilin ki dünya hayatı, bir oyun, bir eğlence, bir gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlâtta bir çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar, bir de bakarsın ki sararmıştır, ardından da çerçöp haline gelmiştir. Âhirette ise ya çetin bir azap yahut Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır. Dünya hayatı sadece aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir".
Kur'an-ı Kerim'de, dünyaya tapanlar her şeyden habersiz, sadece eğlence ve oyunla meşgul olan ve bir adım ötedeki tehlikeleri bile görmeyen çocuklara benzetmektedir.
Bazı müfessirler insan hayatını (çocukluktan kırk yaşına kadar) 5 döneme ayırmışlardır. Her dönemin 8 yıl sürdüğüne inanırlar ve şöyle derler: 8 yıl oyun oynamakla, 8 yıl gaflet ve eğlence ile, gençlikte 8 yıl süs ve güzelliğe gidiyor. Sonra 8 yılını kibir ve övünerek geçirir. Son 8 yılında ise dünyalık biriktirmenin peşinde koşar.
Burada insan şahsiyeti sabittir ve bu hal hayatın sonuna kadar kalabilir ve bunun sonucunda dünyaya tapan insanlarda manevi hayat ve ebedî ahiret hayatı hakkında düşünmeleri için fırsatları kalmaz.