IQNA’nın raporuna göre, Cevâmi U’l-câmi Tefsiri önde gelen Şii müfessir, fakih ve alimlerinden olan Şeyh Tabersi olarak bilinen Ebû Ali Emîdüddîn (Emînü’l-İslam) el-Fazl b. El-Hasen b. El-Fazl et-Tabersi (ö.548/1154) tarafından oğlu Hasan’ın isteği üzerine yazılmıştır. Mecma’u’l-beyan ve el-Kâfi eş-Şâfi adlı iki tefsirinden seçme olarak bu eseri kaleme almıştır. Bu eser iki tefsir kitabının tamamlanmasından sonra bir yıl içinde kaleme alınmıştır.
Emînü’l-İslam lakaplı Fazl b. El-Hasen b. El-Fazl et-Tabersi, Mecmu'l-beyan tefsirinin yazarı ünlü Şii müfessirlerinden biridir. 6. yüzyılda yaşamış olup muhaddis, fakih ve mütekellim idi. Cevâmi u’l-câmi ve İʿlâmü’l-verâ kitapları en önemli eserli arasında yer alır.
Şeyh Tabersi Mecma’u’l-beyan tefsirini yazması hakkında şöyle anlatır: Tüm gücümle samimi duygular ve ihlâslı bir niyetle çeşitli tefsirleri önüme koydum. Allah’tan yardım dileyerek tüm tefsir ilimlerini içeren bir tefsir yazmak istedim. Tefsirime kıraat, i’rab, manaları zor olan lügatler, ayetlerin iniş sebepleri, kıssalar, diyet, ahkâm, helal ve haram gibi konuları sığdırdım.
Şehy Tabersi daha sonra Carullah Zamahşeri’nin Keşşaf tefsirini de sade bir dille kaleme alarak bir ciltte özetledi. Kitaba El Kâfi el şâfi adını verdi. Her iki kitapta çok beğenildi. Sonra oğlu Hasan herkesin faydalanabilmesi için bu iki kitabın özeti niteliğinden bir eser yazmasını ister. Tabersi şöyle der: Yetmiş yaşının üzerinde olmama ve böyle bir şeyi yapmamın zor olmasına rağmen bazı muhterem dostların ısrarı üzerine bu isteği Kabul ettim. Allah’ın izniyle bu işte muvaffak oldum ve kitabın ismini Cevâmi u’l-câmi et-Tefsîrü’l-vasîṭ koydum.
Bu tefsir, Mecmu’l-beyan üslubunda düzenli ve tertipli olmayıp, Keşşaf’taki gibi başlıksız birbiri ardınca gelmiştir. Kısa bir tefsir olmakla birlikte en önemli özelliklerinden biri edebî olmasıdır. Kur'an ayetlerini çok kısa cümlelerle açıklar ve Kur’an’ın tüm ayetlerini içerir.
Bu tefsirin yöntemi lügat, i’rab, kıraat, düzeni, edebi ve belagat noktalarını bazen kelami hususları ifade etmekte olup yazar seçici anlatıma uyarak dikkatli ve latif bir metin sunmuştur. Bu nedenle din okullarında ders müfredatında yer almaktadır.
Tefsir yöntemi şu şekildedir: Surenin adı, mekke ve medeni olmasının beyanı surenin anlamı, ayet sayısı ve surenin faziletleri ile başlar. Daha sonra ayetin kıraatı, lügatları, nahv ve sarf, ayetlerin terimlerini açıklar. Son olarak ayetin manasını tefsir ederek Zamahşeri gibi tefsir noktalarını sunar.
Bu değerli tefsirde bir konunun başında birkaç ayet zikredilmekte olup daha sonra bu ayetlerin bölümleri tedrici olarak tanıtılmaktadır. Tefsir edilen bölümde kıraat ve edebî yönlerin yanı sıra kelam, fıkıh ve usul konuları da ifade edilmektedir. Elbette ‘Ahkâm’ ayetlerinde fıkıh meselelerine sık sık kısaca değinir ve ayrıntılar için Mecmul-beyan kitabına başvurur.