Sosyolog ve din araştırmacısı İmad Efruğ, Hz Ali’nin düşüncelerini tanıttığı dersler dizisinin 19. dersinde ‘saf ‘olarak adlandırılan bir azınlık konusunda açıklamalarda bulundu. Metin özeti:
Hz. Ali (a.s) Nehcü’l Belağa’nın 32. hutbesinde saf ve temiz insanları şöyle anlatır:
“Geri kalanlarsa gidecekleri yeri (ahireti) anmakla gözlerini yumarlar. Mahşer korkusuyla gözyaşlarını dökerler. Onlardan bazısı sürülmüş ve ürkmüş, bazısı korkmuş ve yenilgiye uğramış, bazıları susmuş ve ağızlarını yummuş, bazıları da insanları ihlâsla (doğru yola) davet etmiştir. Bazıları üzülür, sızlanırlar. Takiyye sebebiyle adları-şanları anılmaz, zayıflık kavramıştır onları. Adeta acı-tuzlu bir deniz içindedirler. Ağızları bağlı (sesleri çıkmaz) ve kalpleri yaralıdır. Halka öğüt vermekten usanmışlar. Yenilgilerden dolayı güçsüz düşmüş ve öldürüle-öldürüle azalmışlardır.
O halde dünya, deri tabaklanan ağacın yaprağından ve yün kırpılan makasın artığından daha düşük/aşağı olmalı. Sizden sonrakiler sizden ibret almadan, sizden öncekilerden ibret alın siz. Kınanmış çirkin dünyayı terk edin. Zira dünya, sizden daha çok kendine alaka duyan ve kendisiyle dostça ilişkiler içinde olan kimseyi bile atıp reddetmiştir.”
Saf ve temiz insanların nitelikleri konusuna devam eden Hz. Ali (a.s) 113. Hutbesinde şöyle der: “Zahitler, dünyada gülseler bile kalpleri ağlar, sevinçli olsalar da üzülür ve gıpta edilecek kadar lütfe erseler de az kulluk ettikleri için kendilerine kızarlar. “
Bazı insanlar, müminlerin görünüşteki sakinliklerinin iç huzurlarını gösterdiğini düşünürler. Bu insanlara mutluluk ve hüznün bir arada olduğu hatırlatılmalıdır. Dünya çelişki ve tezatlarla doludur ve mümin de kalbinde çok fazla karışıklık ve endişe hisseder. Bu kaygı ve çalkantıların nedeni Allah’a inanmamalarından değildir. Müminin birçok derdi vardır. Mümin Allah’a olan yakınlığının verdiği acının yanı sıra başkalarının acısını da çeker. Mümin bir insanın dertsiz olduğunu düşünmemek gerekir.
3968453