Ayrıca İslam Peygamberi (s.a.v) yeryüzünün her eve korku ve savaş girecek kadar zulümle dolacağını bildirmiştir.
Bir üniversitede öğretim üyesi olan Meysem Emani, Kurtarıcının gelmesinden önce yaygın korkular hakkında açıklamalarda bulundu. Metin özeti şöyledir:
Korku, kişinin kendi düşüncelerinin sebep olduğu bir duygudur. Bu düşüncelerin içeriğinde “tehlike” olduğu için korku reaksiyonu verilir. Ancak günümüz dünyasında yaygın bir tutum haline geldi. İçinde yaşadığımız dünyaya, olgulara, meselelere ve olaylara bakış açımız korku üzerine kuruludur. Sanki her şey ve herkes potansiyel olarak tehlikeli ve bize zarar verebilir. İnsanoğlunun eskiden sınırlı olan yok etme gücü, günümüzde çok daha büyümüştür. Korku insani bir olgudur. Çünkü diğer canlılar kendi başlarına tehlikeli değillerdir. Ve tehlikeleri sadece biz insanlarla ilgili olarak değerlendirilir. Bu yüzden korku insandan ve insanlarla ilgilidir.
Bazı sosyal bilimciler, günümüz toplumunun en iyi tanımının ‘korku kültürü’ olduğuna inanıyor.
Korku her zaman bir şeye işaret eder. Ancak günümüzde korkma hali herşeyi kapsayan yaygın bir kültür haline gelmiştir. Bu nedenle, korkuya karşı mücadele, korkunun kendisi değil, nedenini ortadan kaldırmamız gerekir (Svendsen, 192).
Korku sahibi olmak için bir topluma ihtiyaç yoktur. İnsanın korkuya sahip olması için ancak kendine ve tehditkar bir dünyaya sahip olması gerekir. Korku ilk beşeri duygudur ve çok güçlü olabilir, öfke, kıskançlık ve nefretle sonuçlanabilir.
Bu tanımla korkunun, dünyayı fiilen değil, potansiyel olarak tehlikeli gören ve aynı zamanda dünyanın o kadar da korkutucu olmadığı ancak kimileri tarafından korkutucu hale getirildiği fikrinden hareket eden bir görüş olduğu söylenebilir. Medya, korku yaratmanın ve yaşayan dünyamızı tehlikeli göstermenin sebebidir. Politikacılar da böyledir.
Korku kültürü hakkında söylenenler, korkular hakkında dini rivayetlerde söylenenlerle uyumludur.
İmam Bakır (a.s), Kurtarıcı’nın insanlar arasında şiddetli bir korku, depremler, fitneler ve felaketler olmadıkça kıyam etmeyeceğini söylemiştir. İmam Sadık’tan (a.s) rivayet edildiğine göre, Kurtarıcı’nın gelişinden önce şiddetli bir cinayet ve mal kaybı korkusuyla dolu bir dönem olacaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), Kurtarıcı’nın zuhurundan önce tüm yeryüzünün zulüm ve adaletsizlikle dolacağını söylemiştir.
Rivayetlerin gösterdiği gibi Büyük Gıybet sırasında korku, insanları imtihan için bir vesiledir. Geniş kapsamlı korku, Kurtarıcı’nın gelişinden önceki dönemin bir özelliğidir. Zuhur döneminde yerini güvenlik ve huzur duygusu alacaktır. Soru şu ki Zuhur’dan önce bu yaygın korkuları nasıl tanıyacağız.
İslam Peygamberi’nin rivayetlerinde yaygın korkuların sebebinin yaygın zulüm olduğunu göstermektedir. Zulümde zalimlerin yaptıkları eylemlerden gelecek çok zulmedecekler ve bunun sonucuda buda birçok korkuya neden olacak. Ve insanın bunu bilmesi gereklidir. Çünkü Zuhur’dan önce günah çoğalır ve günah kişinin nefsine karşı bir çeşit zulmüdür.
Dış dünya zalimlerin zulmünden, derunî dünya ise insanın kendine duyduğu güvensizliğinden şüphe duymasından daha ürkütücüdür. Bunu biraz açarsak dışarıdan gelen zulüm aslında içeriden gelmektedir. Çünkü müstekbir zalimler ilk olarak kendilerine sonra başkalarına zulmederler. Müstekbir zalimler kendilerini güvende hissetmezler. İçteki bu güvensizlikleri dış güvensizliğin nedeni haline gelir.
4127273