Bismillahirrahmanirrahim
“Kadınlara mehirlerini borcunuzu öder gibi verin. Eğer onun bir kısmını size gönül rızasıyla verirlerse onu da âfiyetle yiyin…” (Nisa 4)
Yüce İslam dini aile konusunu çeşitli boyutları ile ele almıştır tıpkı ailenin mali boyutu gibi. Dördüncü cüzdeki Mübarek Nisa suresinde mehriye ahkamına değinildiğini görüyoruz.
Yüce Allah Nisa suresinin 4 ayetinde mehriyeyi kadına "ilahi hediye" olarak saymıştır ve bu hediyeyi erkeğin vermesi gerekmektedir. İslam'dan önce ve cahiliye zamanında mehriyeyi ya kızın babasına ya da onun akrabalarına veriyorlardı. Kadın mehriyenin sahibi değildi.
Ama İslam, kadını mehriyenin sahibi görüyor. Ve açıkça bu ayette ona işaret edilmiştir. Mehriye ile ilgili birkaç noktayı arz edeceğim. Öncelikle mehriye erkeğin kadına olan muhabbetinin sadakatinin nişanesidir.
Aynı şekilde Nisa suresinin 4. ayetinde mehriye ifadesinin "sadakat" ifadesi ile anıldığını görüyoruz. Mehriye erkeğin kadına muhabbetinde sadakatinin nişanesidir. Ve hiçbir zaman kadının kıymetinin nişanesi de değildir.
Bazıları zannediyor ve çabalıyor ki mehriyenin miktarını arttırarak kendi şahsiyetlerini yüceltsinler. Ama bu doğru değildir.
İkincisi, mehriye kadın için dayanaktır. Boşanma en sevilmeyen helallerden biri olmasına rağmen yine de herhangi bir sebepten ötürü gerçekleşebilir.
Bu durumda kadın için birtakım zararlar söz konusudur. Kadın mali dayanak olmadan bırakılırsa kerametine zarar gelebilir. Mehriye kadınlar için iyi bir mali dayanak olacaktır.
Bu nedenle Nisa suresinin 19 ayette buyuruluyor ki erkeğin, kadını mehriyesini bağışlaması için baskılamaya hakkı yoktur.
"...onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın."
Dördüncü cüzdeki surenin 20 ve 21. ayetinde kesinlikle mehriyenin geri almasına şiddetle karşı çıkılıyor: "Eğer bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. Siz onu, iftira ederek ve apaçık günah işleyerek mi geri alacaksınız?"
Diğer bir husus ise Peygamberin tekit ettiği mehriyenin az olması konusudur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: "Ümmetimin en hayırlı kadınları mehriyeleri az olanlardır."
Evet mehriyenin miktarı belirtilmemiştir ancak az olması tavsiye edilmiştir. Şu noktaya dikkat etmek gerekir, mehriye kadın için dayanaktır fakat mehriye asıl dayanak değildir.
Kadın ve erkeğin iman ve ahlakı hakiki dayanaktır. Mehriyeye yalnızca maddi olarak bakmamak gerekir. Diğer bir nokta da şudur, mehriye kadının hakkıdır ve kadın her zaman istediğinde bu hakkını talep edebilir.
Bununla birlikte erkeğin maddi durumuna uygun bir miktar olmalıdır ve öyle bir miktarda olmalıdır ki kadın onu istediği anda erkek onu çaba göstererek ödeyebilsin.
Mehriye öyle bir miktarda olmalıdır ki erkeğin onu ödemeye gücü yetsin. Erkek de kendi ödeyebileceğinden daha fazla bir mehriye miktarı taahhüt etmemelidir.
Çünkü mehriyeyi tayin etme noktasında sadakatini de göstermesi gerekir. Aziz İslam mehriye konusu gibi mali ahkamda kadının haklarını göz önünde bulundurur.
Ancak Batı'nın sermaye sahipleri sadece kadının hakkını ayaklar altına almakla kalmadı. kadını servet sahipleri için kullanmıştır.
Aziz İslam İnkılabı Rehberi buyurmuştur: Batı ülkelerinin çoğunda kadının maaşı, benzer işler yaptığı erkeklerin maaşından daha düşüktür. Yani o işin aynısını kadına da yaptırıyorlar ama daha düşük maaşla yaptırıyorlar.
Çünkü daha zayıftır çünkü baskıyı daha kolay kabul ediyor. Bir diğer sebebi de şudur: 19 yüzyılda "kadının özgürlüğü" meselesi gündeme geldiğinde asıl hedef kadınlardan onları evden dışarı çıkarıp fabrikalarda düşük ücretle çalıştırıp istifade etmekti.
Allah'a emanet olunuz.