Hz Ali (a.s) miladi 661 yılında Ramazan ayının 19’uncu gününde Kufe caminin mihrabında Hariciler Fırkasına mensup İbni Mülcem Muradi’nin zehirli kılıcıyla mübarek başına aldığı darbe ile yaralanmış ve iki gün sonra Ramazan ayının 21. günü şehit olması İslam sosyal tarihinde ani ve anlık bir hadise olarak görülmemiştir. Bunun etkileri günümüze kadar izi sürülebilen bir akım olarak görülüyor.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) vefatından sonra peş peşe gelen bir dizi olay ve toplumsal akım, Kur’anî değerlerin zayıflamasına ve bazı Cahili değerlerin yeniden canlanmasına yol açmıştır. H. 35-40 yılları arasında ve böyle bir ortamda Hz Ali(a.s) halife olmuş, ancak artan kısıtlamalarla karşı karşıya kalmış ve sonunda bir Harici tarafından şehid edilmiştir.
Hz. Ali’nin (a.s) şehadetine zemin hazırlayan o günün İslam toplumunda en az 4 büyük toplumsal akımdan bahsedebiliriz:
1- Ahidlerini bozanlar ve sözlerinde durmayanlar (nakisîn)
Bu gruptakiler parayı seven, açgözlü ve ayrımcı kimselerdi. Hz Ali’ye (a.s) biat ettikleri halde ona isyan edenlerdi. Hz Ali'nin (s.a) hükümetinde servet dağılımındaki adaleti ve hükümette basit insanları istihdam etme konusundaki hassasiyeti ile karşı karşıya kaldıklarında iktidar peşinde koşanlara yer olmadığını anladılar. Bu yüzden bir ordu toplayarak H. 36da İslam tarihinin en kanlı savaşlarından birini yaptılar.
2- Zulmeden ve haktan sapanlar (kasıtîn)
Şam valisi olarak Muaviye, Romalılar nezdinde İslami hükümet imajını korumak zorunda olduğu bahanesiyle lüks saraylar inşa etmiş olup eşrafi bir yaşam sürmeye başlamıştı. Muhaliflerine karşı cinayetten, suçtan, işkenceden ve ayrımcılıktan çekinmedi. Şam’daki sapkın hareketin lideri sayılabilecek Muaviye, ahdi bozanları kışkırtmış ve onları mali yönden desteklemiştir.
3- Dinden çıkanlar (marıkîn)
Bu grubun ruhu “yersiz sinirlilik, saygısızlık ve tehlikeli cehalet ruhu” idi, Marıkîn Hz Ali'nin (a.s) hükümetinin merkezi olan Irak’ta güç elde etmek isteyenlerdi. Dini tekfir ederek, insanların mallarını ve canlarını aldılar. IŞİD’in babaları olarak bilinen bu kişiler, insanlara tekfircilikle kolayca zulmederlerdi. Nehravan Savaşı’nda yenildiler ama İbn Mülcem Muradi bu savaştan kaçmayı başardı ve yavaş yavaş Müslümanların liderine şehit etmek için planlar yapamaya başladı.
4- Nifak
Kufe’deki nifak özellikle Hz Ali’nin (a.s) hicri 40. yılın Ramazan ayında Muaviye ile yeni bir savaş için bir ordu hazırladığı için, insanları İmam Ali’ye (a.s.) karşı gelmeye gizlice teşvik edenlerdi. Bu hainler Hz Ali’nin (s.a) Muaviye ile karşı karşıya gelmesinin yarım kalmasını istiyordu.
Bu akımlar, Hz Ali’ye (a.s) ve onun izlediği ahlaki ilkelere saldırmakla ilgiliydi. Nihayetinde insanların en bedbahtı olarak adlandırılan bir şahsın saldırısıyla doruk noktasına ulaştı. Hz Ali’ye (a.s) karşı sıralanan tüm akımlar, başka şekillerde yeniden ortaya çıktı ve sanki imametin tarihteki konumuna yönelik saldırılarına devam ediyorlar.
Emirü’l-Müminin Ali b. Ebu Talib’in (a.s) birçok lakabı, künyesi ve niteliği var ki, bunların tümünü saymak ve derinliğine incelemek zordur. Bunlardan biri Katilu'n Nakisîn ve'l Kasıtîn ve'l Marıkîn (biatlerini bozanlar, adaletten sapan zalimler ve dinden çıkanlarla savaşan)‘dır.
3898560