Ayetullah Seyyid Mustafa Muhakkık bir tefsir toplantısında şu açıklamlarda bulundu:
Dünyada eylemleri zorunlu olmayan ve tamamen özgür olan tek varlık insandır. Kalıtım ve çevre açısından yapabilecekleri sınırlanmasına rağmen eylemlerini özgür iradeyle gönüllü yapan tek canlı insandır. Kendi tabiatı ve fıtratına müracaat eden kimse özgür iradesini hisseder ve bunun için delil ve burhana ihtiyacı yoktur.
Her insan eyleminin görünen ve görünmeyen yönü olmak üzere iki yönü vardır. görünen yönü insanın davranışı görünmeyen yönü ise niyetidir. İnsan önce motivasyonlarına göre bir şeyler yapmaya karar verir ve sonra harekete geçer. Yani niyetin eylemden önceliği vardır.
Bu nedenle salih amel, imandan kaynaklanan ameldir diyoruz. Yani kişinin salih amel işlemeye niyeti, imanından gelir. Salih amel, ilâhi bir saikten kaynaklanan Allah rızası için yapılan ameldir.
Salih amel uyanıklık gerektirir. Pek çok mümin, uyanık olmaları ve kötü zamanlamaları nedeniyle kötü şeyler yapar ve yaptıklarının salih amel olduğunu düşünür. İlâhi motivasyona sahip insanlar ortamın gerekliliklerini tanımadıklarından dolayı amelleri salih değildir. Bu yüzden salih amel işlemenin tek nedeni iman değildir, mümin salih amelleri akıl ve anlayışla yapar. Salih ameller işlerken kişinin niyeti Allah’a yakınlaşmak olmalıdır.
Allah’a yaklaşmak niyetiyle yapılan her amel ibadettir
İbadetler sadece namaz ve oruçla sınırlı değildir. Allah’a yakınlaşma niyetiyle yapılan her amel bir ibadettir. Böylece insanın bütün faaliyetleri birer ibadettir. Aksine bir kişi Allah için bir ibadet yapmazsa, O’na kullukta bulunmaz aynı zamanda ilâhi bir cezaya neden olur. İbadetin ruhu, Allah’a yakınlaşma niyetidir.
Büyük Arifler, salih ameller ile iman arasındaki ilişkinin ağaç ile meyveleri arasındaki ilişki olduğuna inanırlar. Salih ameli olmayan mümini, meyvesiz ağaca benzetirler.
Fahreddin Razi Asr suresi tefsirinde, bu suredeki Husr’un (ziyan) anlamını uzun zamandır bilmediğini söyler. Bir gün çarşıda dolaşırken buz satan birini gördü ve insanlara buzu almazlarsa eriyecekleri için zarara uğrayacağını ve sermayesini kaybedeceğini söyledi. O zaman hüsran’ın insanın sermayeni kaybetmesi olduğunu anladığını söyledi. Burada ziyan ile ahiret azabı kastedilmiş olup zamanı ve ömrünü boşa geçirmiş insan için en büyük ziyan odur.
“Asra yemin ederim ki, İnsan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.” (Asr suresi 1-3)
Kur’an-ı Kerim, insan ömrünü saniye saniye kaybettiğini ve bu saniyeleri değerinde satarsa zarar etmeyeceğini söylüyor. İnsan hayatının bedeli iman ve salih ameldir.
Hazreti İbrahim Allah’a bana nazarî hikmet yani seni tanımam, âlemi bilmem, âlem bilgisine sahip olmam ve aynı zamanda amelî hikmet olan salihlerin arasına katılmamı sağla diye dua etti. Pratik hikmet bir insanın hedefe ulaşmak için ne yapması gerektiğini bilmektir. Onun duası, hem teorik hikmetleri hem de pratik hikmetleri içeren kapsamlı bir duadır.
4133981