Peygamber Efendimiz (s.a.v) Mümin insanların dünyadan çıkışının, bir çocuğun ana rahminden çıkışı gibi olduğunu söyler. Yani karanlıklardan, darlıklardan ve baskılardan aydınlık ve büyük bir mekana girişi gibidir.
İmam Hasan’a (a.s) ölümün ne olduğu soruldu: “Ölüm, bir müminin başına gelen en büyük mutluluktur” diye cevap verdi.
İmam Hüseyin (a.s) ise ölümün, insanı dünya sıkıntılarından mutluluğa ve Allah’ın rızasına götüren bir köprü olduğunu Allah’ın düşmanları için ise saraydan hapishaneye taşınmak gibi olduğunu söyler.
İmam Seccad (a.s) şöyle buyurur : “ Bir mümin için ölüm, kirli elbiseleri çıkarmak, prangaları ve ağır zincirleri çözmek, en güzel kokulu elbiseleri giymek gibidir. Kâfirler için ölüm, güzel elbiselerini çıkarıp kirli ve pis elbiseleri giymeye, güzel evleri terk edip korkunç evlere taşınmaya benzer.”
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ölüm, uzun olması dışında her gece sana gelen uykudur.” Burada İmam’ın görüşü berzah hakkındadır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Mümin için ölüm güzel kokuları koklamak gibidir, kâfir için ise yılan ve akrep sokması gibidir.”
Başka bir rivayette şöyle okuyoruz: “Ölüm mümin için ilaç gibidir yada Allah insanları için yıkanmak gibidir. Biraz meşakkatli olsada temizlik, hafiflik ve neşe kaynağıdır.”
Bu bahsi Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) rivayet edilen bir başka hadis-i şerifle bitiriyoruz. Şöyle buyurur: “Ölüm, çok sıcak bir günde susamış bir kimsenin soğuk bir içecek içmesi gibidir.”
Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Mead) kitabından alıntıdır.