IQNA

İnanç İlkeleri; Adl / 11

Acelecilik ve insan

13:10 - May 10, 2023
Haber kodu: 3480241
Biz insanların her birinin doğruyu ve yanlışı tanımak için kriterleri vardır ve bu kriterlere göre hükümler veririz. Ancak Kur’an ayetleri bizi acele hüküm vermekten sakındırır ve bir olayın tüm boyutlarından habersiz olduğumuzu hatırlatır.

Kur’an-ı Kerim pek çok ayette insanları, düşündüklerinin ve tahminlerinin bir çoğunun yanlış olduğu konusunda uyarmaktadır. Bizim için iyi olan bir şeyi sevmez, aslında bizim için şer olan bir şeyi severiz.  Bakara suresi 216. Ayeti: “Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.”

Kur’an-ı Kerim’in Nisâ suresi 19. Ayeti: “Eğer onlardan hoşlanmazsanız, Allah’ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.”

Kur’an’ın çeşitli ayetlerinde ‘Husban’ kelimesi ve onun kökünden türetilen kelimelere dikkat edersek görürüz ki pek çok tahminimiz ve düşüncemiz batıl olabilir. Bu yüzden ‘böyle düşünmeyin’, ‘böyle zannetmeyin’ gibi cümleler yüzeysel ve aceleci görüşlerdir.

Kur’an’da da okuyoruz ki Allah Adem’i (a.s.) yaratırken insanlar hakkında derin bilgisi olmayan melekler buna karşı çıktılar.  Bakara suresi 30. Ayeti: “Hani rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Biz seni övgü ile tesbih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu.

Kısacası Allah’ın adaletinden şüpheye düştüğümüzde, eğer Allah adil ise o halde neden böyle diye soruyoruz? Birçok meselenin bizden gizli olduğuna teveccüh etmeliyiz. Biz hem bilimsel hem akli hemde tecrübe olarak sınırlıyız.

Değerli bir kitap okuduğumuzda ve birkaç zor kelimeye geldiğimizde aceleyle yargılayıp yazarı suçlamamalı, anlayışımızı geliştirmeliyiz.

Aceleci karar hakkında küçük bir hikaye okuyalım: Evinde küçük bebeği olan adam çabuk dönerim diye alışverişe çıkar. Adamın köpeğide bebekle birlikte evde kalır. Döndüğünde köpek onu ağzı kanlı bir şekilde karşılar ve köpeğin bebeğe saldırmış olabileceğini düşünür. Sinirlendiği için köpeği tabancasıyla vurarak apar topar evin içine koşar ancak hiç ummadığı bir manzarayla karşılaşır.

Hikaye şehir dışındaki evlerine bir kurdun girerek bebeğe saldırmasıdır. Köpek bebeği kurttan korumak için pençe ve dişleriyle vargücüyle savunur. Bu yüzden ağzı yüzü kan içinde kalır. Sahibinin aceleci kararı ona minnettar olacağına köpeğin ölümüne sebep olur.

Yaptığından çok pişman olan adam köpeği kurtarmak için dışarı koşar. Ancak köpek çoktan ölmüştür ve yapılanları geri almak için hiçbir şey yapılması mümkün değildir. Adam köpeğin gözleri açık şekilde: “Neden erken yargıladın? Beni öldürmeye karar vermeden önce neden neler olduğunu görmek için eve girmedin?” der gibi baktığını söyler.

Adam bu talihsiz ve tatsız olaydan sonra “Ey insan, ne çabuk hüküm veriyorsun!” adlı bir makale yazar.

Muhsin Kıraatinin (Adl) kitabından alıntıdır.

 

captcha