Havza okulu üstadlarından olan Hüccetül İslam Velmüslimin Muhammed Suruş Mahlati Seher Duası’nın şerhi toplantısında Allah’ın engin rahmeti konusunda açıklamalarda bulundu. Özet metin şöyledir: Allah’ın her şeyi kuşatan rahmeti sınır tanımaz ve hiç kimseyi dışlamadığı gibi tüm varlıkları kuşatır.
Allame Tabatabai’nin el Mizan tefsirine göre, Allah’ın geniş rahmeti her şeyi kapsar. Bu rahmet özel bir kişi veya grupla sınırlı olmayıp sonsuz bir rahmettir ve istisnası yoktur. Allah’ın geniş rahmetinin şartı var mıdır? Bütün insanlar bu sınırsız engin rahmete mazhar olabilirmi? Allame Tabatabai El Mizan Tefsir’inde bu rahmetin bir şartı olduğu için değil, bazılarının onu kabul etme yeteneği, isteği ve kapasitesi olmadığı için bazı insanların bundan mahrum kaldığını söyler.
İnsan, bu rahmeti almaya kadir ve hazır olmalıdır. Bir kimse istemezse veya reddedip başka bir yola giderse bu Allah’ın değil şahsın kendi suçudur. Allah’ın rahmeti herkesin üzerine yağan yağmur gibidir, fakat bazı kimseler kaplarını altına koymazlar yada ters koymuşlardır. Allah'ın rahmeti sınırsızdır ve sonsuzdur.
Örneğin bir öğretmen tüm öğrencilere aynı dersi verir ve sınıftan kimseyi kovmaz ama bazı öğrenciler hazırlıksız veya daha az hazırlanmıştır, bazıları aynı fikirde olmayabilir ve istemediğini söyleyebilir bu durumda öğretmen suçlanamaz. İki çeşit rahmet İlâhi rahmetin iki çeşidi vardır diyebiliriz: Birincisi, ferdin kabiliyetine ve hazır oluşuna dayalıdır.
Amel ve riyazetlerle kalbini arındıran, manevî kapasite ve yumuşaklık kazanan insan, ilâhî rahmete mazhar olur. Buna liyakate dayalı rahmet denir. İkinci tür rahmet ise, fertlerin liyakatini dikkate almayandır. Allah’ın gerekli niteliklere sahip olmayan birine rahmet etmesi mümkün müdür?
Hak etmesek bile Allah’tan rahmet dilediğimiz bazı dualarımız vardır. Şabaniye duasında, “Allah’ım, senin merhametine gücüm ve liyakatim yoksa, o zaman bana cömertliğini ve lütfunu bahşet. Ben merhamete lâyık değilim, fakat Sen merhametli ve lütufkârsın. Senin lütfunda benim değersizliğim sorun değil. Lütfunla geniş rahmetini bize bahşet” diye okuruz.
Ebû Hamza el-Sûmâlî’nin duasında da “Ey Rabbimiz, Senin lütuf ve merhametin amelimize bağlı ise, biz amellerimizin ve davranışlarımızın kötü olduğunu biliriz. Allah’ım, biz Senin merhametine layık değiliz ama Sen merhametlisin. Allah’ım bize minnet koy affına layık olanı bize nasip et.” Birinci kategoride koşullar bulunmakta olup ikincisinde bu koşullar kaldırılmıştır.
Birincisi akılcılık ve hesap, ikincisi ise sevgi ve muhabbet. Seher duasının “Allah’ım, en geniş rahmetini tam olarak bana vermeni istiyorum” ifadesine teveccüh ettiğimizde Allah’tan karşılıklı ilişkimizde bu hesabı bir kenara bırakmasını ve bize engin rahmetini bahşetmesini isteriz. Koşulsuz ve karşılıksız verilebilecek bir rahmettir. 4052590