IQNA

Kâfirlerin ahirette ebedî azaba uğrayacakaları ne anlama gelir?

15:51 - May 15, 2023
Haber kodu: 3480295
Ahirette kâfirlerin azabının nasıl ebedî olacağı din alimleri arasında tartışılan konulardan biridir. Allah’ın her şeyi kuşatan rahmetinin anlamına teveccüh ettiğimizde bu konu daha da öne çıkmakta ve ikisini birleştirmek biraz zorlaşmaktadır.

Kâfirlerin ebedî azabı konusu, Hamd Suresi’nin tefsirinde ve özellikle Allah’ın rahman ve rahim oluşunun anlamında yatmaktadır. Allah’ın rahmeti tüm kullarını kapsıyorsa bazı kâfirlerin ebedi azaba uğrayacakları konusu Kur’an ayetleriyle nasıl açıklanabilir?

Bazıları kâfirlerin bu cezayı meşrulaştırma niyetine değinmiştir. Bu iddia üzerine günaha devam etmeye niyet ettikleri için ceza da bu niyete göre devam eder.  Sadece niyete dayalı azab ve ceza vermek şeriata aykırıdır.

Bazıları bunu haklı çıkarmak için ‘Hulûd’ (belirli bir yerde daimi yerleşim) kelimesinin sözlük anlamını tefsir etmiş ve bunun uzun bir zaman anlamına geldiğini söylemişlerdir. Çünkü bilinçli şekilde bilerek ve ısrarla yapılan  küfür gibi bazı günahlar büyük günahtır ve bunun cezası uzun bir azaptır. Ancak bu tefsir fıkıh ilkelerine uygun değildir. Bazıları ise Kur’an ayetlerine dayanarak ebediyyet kavramını Allah’ın iradesine bağlamış olup Allah’ın istediği kadar acı çekeceklerini söylemişlerdir.

Aynı halde tefsirde asıl ilkelere dayanmalı ve kenarındaki meselelere çok fazla önem verilmemelidir. Kur’an ayetlerinin tefsirinde önemli olan Allah’ın adaletsiz olmadığına ve dünya sisteminin sebep-sonuç ilişkisi üzerine kurulu olduğuna inanarak ebedi azabı bu iki esasa göre anlamak gerekir . Ama küfür gibi bir günah, ebedî azâba götürür mü? Bu Allah’ın adaletsiz ve zalim olmaması ile tutarlı mı yoksa tutarsız mıdır?

Bizim anlayışımızın ötesinde olabilir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta ‘Hulûd’ kelimesini anlamada zamana bağlı varlıklar olduğumuz dünüldüğünde bu zamana ait bir anlayıştır. Ama ahirette zamana bağlı mı yoksa zamanın ötesinde varlıklar mıyız?

Zamanın dışındaysak ve ‘hulûd’ zaman meselesi değilse, mevcut durumda onu tam olarak anlayamayız. Tıpkı ahiretteki maddi veya manevi azabın anlamını tam olarak kavrayamadığımız gibi. Onu doğru anlamamak, varlığından şüphe etmek anlamına gelmez. Başka bir deyişle, kendi anlayışımıza gelince, bu anlayışın doğasında var olan sınırlamalara dikkat etmeliyiz. Ancak bu kavramda sınırlamaların olması ve sonucunda konunun doğru anlaşılmaması onun olmadığı anlamına gelmektedir.

Bu yüzden ebedi ve sonsuz azap meselesi görünüşte Allah’ın rahman ve rahim sıfatıyla bağdaşmadığı söylenebilir. Bunu haklı gösteremememiz Allah’ın rahman ve rahim olmasından şüphe etmemiz anlamına gelmemelidir.  Bunu sebep-sonuç ve Allah’ın adaletsiz olmaması ilkeleri çerçevesinde anlamaya çalışmalıyız. Ancak ahiret konusunda sınırlı bilgiye sahip olmamız bu tutarsızlığı haklı çıkaramamamız ve çözemememiz, bu tutarsızlığın olduğu anlamına gelmez. Bu yüzden, zor sorunlarla karşılaştığımızda ilkelere güvenmemiz ve anlayışımızın sınırlılığına dikkat etmemiz vurgulanmıştır.

4124207

captcha