IQNA

Allah’ın kulunu, kulun da Allah’ı sevmesi

18:13 - May 16, 2023
Haber kodu: 3480304
İbadet eden ve ibadet edilen arasındaki ilişkinin farklı türleri olabilir. Hz İbrahim’in yaşamından bu ilişkinin herşeyden çok sevgi ve aşka dayandığını görüyoruz.

Ayetullah Seyyid Mustafa Muhakkık Damad Kur’an tefsir toplantılarında Şuara suresinin tefsiri hakkında bazı noktalara değindi. Özet metin şöyledir:

Hz İbrahim putperst olan kavmine der ki: Ey kavmim, ilâhlarınızı çağırdığınız zaman sesinizi işitirler mi? Eğer öyleyse neden size cevap vermiyor ve yardım etmiyorlar? Günah işlerseniz sizi cezalandırabilirler mi? verdikleri cevaplar inandıkları tanrılar hakkında çok fazla düşünmediklerini gösterdi. Hz İbrahim’e “Hayır ama biz atalarımızı böyle yapar bulduk” dediler.” (Şuarâ suresi74. Ayeti)

İbadet konusunda itikadın birinci meselesi taklit olmamalıdır. İnsan mabut’unu  yani ibadet ettiği ilâh’ını düşünerek seçmiş olmalıdır.

Hz İbrahim burada konuşmaya başlayarak mabutlarını taklit ederek seçtiklerinde büyük bir hata yaptıklarını söyler. Hz İbrahim ibadet eden ile ibadet edilen arasında muhabbet olması gerektiğine dikkat çeker. Kur’an-ı Kerim’de bu konu şöyle beyan edilmiştir: “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; ...”(Mâide: 5) Hz İbrahim tanrısını ararken sürekli “Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü. “Rabbim budur” dedi. Yıldız batınca da “Batanları sevmem” dedi.(En’âm:76) bu nedenla abid ve mabut arasındaki ilişki muhabbet ve sevgi üzerine olmalıdır.

Daha sonra Hz İbrahim kendi tanrısını herkesin anlayabileceği basit bir dille açıklamaya başladı.  İlk olarak beni yarattı : “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.” (Şuarâ:78) . Hepimiz yaratıldık bizi kim yarattı. Bizi yaratan ve bize yol gösteren Allah’tır. Benim yaratılışım boşuna değildi. Benim için bir amaç belirledi ve bunu gerçekleştirmenin yolunu bana gösterdi. Putlarınız size rehperlik yapabilir mi? Hayır yapamazlar.

İkinci özellik “Beni yediren ve içirendir.” (Şuarâ:79) Ben yemek ve içmek için elimi kullanıyorum ama bana yediren ve su veren kim? Hangi güç beni doyuruyor?

Üçüncü özellik  “Hastalandığım zaman bana şifa verendir.” (Şuarâ:80) tüm tedavi yöntemleri araç ve gereçledir. Ama şifayı Allah’tan başka kim verebilir?

Dördüncüsü “Canımı alacak olan, sonra beni yeniden diriltecek olandır.” (Şuarâ:81) Ölüme ve diriltmeye kimin gücü yeter? Sizin tanrılarınız bunu yapabilirler mi? Tabiki hayır. Burada Hz İbrahim tevhid ve meadın temellerini atmıştır.

Beşincisi ise “Hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum yine O’dur.” (Şuarâ:82) Hata yaptığımda Allah’tan günahlarımı bağışlamasını dilerim.

Hz İbrahim daha sonra Allah’a nasıl dua edileceğini öğreterek İbadet edenlerin önce Allah’a hamd etmesi gerektiğini söylemiş ve O’nun sıfatlarından bahsetmiştir. Hz İbrahim’in ilk duası “Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.” (Şuarâ:83) idi. Bu Hikmet Hz. İbrahim’in kendisi ve gelecek nesli için istediği hikmetin aynısıdır. Bu hikmeti kendisine hediye etmesini ister. Bu hikmet ilâhi bir hikmettir. Sokrates ve Platon’un hikmeti dersler ve tartışma yoluyla elde edilir, ancak bu Hikmet ilâhi hikmettir.

4130676

Etiketler: inanç ilkeleri ، Mead ، ibadet ، sevgi
captcha