Gürkan PEHLİVAN (mahfi), 1970 yılında Konya Akşehir'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul'da tamamladı. Çalışma hayatına deri giyim sektöründe modelist ve stilist olarak giren sanatçı, bu sektörde 20 yıl kadar kendi modellerini tasarladı.
1999 yılında hattat ve ebrucu Fuat BAŞAR'la tanışarak hat sanatı meşkine başladı. Hocasının kendisinde gördüğü yetenek ve istidad neticesinde 4 ay gibi kısa bir süre sonrasında hocasının asistanı olarak öğrencilere ders vermeye devam etti. 2003 yılında Fuat BAŞAR'dan icazet alıp yurtiçinde birçok sergiye katıldı.
Eserlerini mahfi mahlası kullanarak imzalayan Gürkan Pehlivan çeşitli kurum ve kuruluşlarda hat hocalığı yaptı. Kambur Mustafa Paşa Camii iç mekan yazıları, Kadırga Bostanali Camii kitabesi gibi ülke çapında çeşitli cami, çeşme ve türbelerde, yurtiçi ve yurtdışı özel koleksiyonlarda, eserleri bulunmaktadır.
Uluslarası Kur’an Haber Ajansı (IQNA), hattat Gürkan Pehlivan ile hat sanatı ve kendisinin bu alandaki çalışmaları hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.
1 – Lütfen kendinizi anlatır mısınız?
1970 yılında aslen Konyalı bir ailenin 2. Çocuğu olarak İstanbul da doğdum.Lise mezunuyum. Küçük yaşlardan itibaren baba mesleğim olan deri tekstil işi ile ilgilenmekteydim. Bu sebeple üniversite okumayı tercih etmedim. Lakin gerek orta okul gerekse lise yıllarında el becerisi konusunda oldukça yeteneğim vardı ve hocalarım bunu hep takdir ederdi.
2 – Neden ve nasıl hattat olmayı seçtiniz?
İstanbul gibi imparatorluk merkezi olmuş bir şehirde her zaman bu yazıların en güzellerini görmek mümkündü. Bir süre sonra kesik uçlu bir dolmakalem elime geçti. Bende Sultanahmet teki kitapçılar çarşısından eski yazı ve kartpostal örneklerini satın alarak kopya etmeye başladım.
Bu şekilde hayli bir zaman geçti. Yazı eğitimi almak istediğimde yetkin bir hocaya ulaşmak nasip olmadı. Zaten iş yoğunluğumda buna bir müddet engel oldu. Aradan yıllar geçti. Çalıştığım iş yerinde bir abla ile sohbetimde yazıyı çok sevdiğimi söylemiştim oda bana hediye olarak seneler önce basılıp artık yeni baskısı yapılmayan (MEDENİYET ALEMİNDE YAZI VE İSLAM MEDENİYETİNDE KALEM GÜZELİ ) adlı bir kitap hediye etti. Kitabı bir solukta okudum ve yazı sanatı bende dayanılmaz bir susuzluk haline geldi.
Çevremde bu sanatı tanıyan insan yoktu. Hoca konusunda da bilgileri yoktu. Derken bir hanım bana Sultanahmet küçükayasofya da fuat başar’ın olduğunu söyledi. Bende o hafta sonu soluğu orada aldım. Fuat hoca ya ders almak istediğimi söylediğimde çok yoğun olduğunu ve ders veremeyeceğini söyledi. Başımdan aşağı kaynar sular inmişti tabirini o ana farkettim. ( kafamdan itibaren ayaklarıma doğru bir sıcaklık hissettim) bende hocama eyvallah deyip çıkarken hocam eşimin elindeki kağıtları görüp bunlar nedir diye sordu.
Ben kapının ağzından dışarı çıkmıştım bile. Eşim Gürkan'ın yazıları deyince bir bakalım hele dedi. Eşim yazıları gösterince nasıl yazdığımı sordu. Bende kendi kendime taklit ile yazdığımı söyledim. O zaman hoca bana bu herif haftaya derse gelsin dedi. Böylece ertesi hafta derslere başladık. 3-3,5 ay geçtiğinde ise yanında ona yardımcı olmam için beni görevlendirdi. Bende yeni talebelere ders vermeye başladım. Sanatı bilenler bilirler ki bu çok kısa bir süre idi ama hoca öyle emretmişti. 7 ay sonra müfredatı bitirdim ve 3,5 sene sonra icazetimi aldım. Bundan sonra ise meslek hayatımı bırakıp çok daha az kazanmama rağmen hat sanatından geçimimi temin etmeye başladım. Halende aynı şekilde yaşamımı sürdürmekteyim.
3 – Hattatlık yarışmalarına katılmak konusunda neler düşünüyorsunuz?
Yarışma konusuna sıcak bakmıyorum ayrıca ben ders vermeye 3 aylıkken başladığım için öğrencilerimde benimle birlikte yetişmişlerdi. Bu sebeple onların katıldığı yarışmalara zaten katılamazdım. Ödülümü Allah’tan almayı tercih ediyorum inşallah.
4 – Kur'an-ı Kerim ayetlerini yazmak size nasıl bir duygu veriyor?
Bu soruya cevap vermek gerçekten çok zor. Noktalar her zaman geriye doğru birleşirler. Bir genç olsaydım şöyle yaptım böyle yaptım. Şunu seçtim falan derdim. Lakin olgunlaşınca insan anlıyor ki her işte Allah'ın sevk ve iradesi vardır. Ben hat yazısını gördüğümde çok sevdim ama bana onu sevdiren ilahi bir güç varken bir şey söylemem yakışık almaz diye düşünüyorum. Ama Kur'an meselesine gelince o zaten bizim mukaddes kitabımız. Elbette onunla haşır neşir olmak kaçınılmazdı. Her ne kadar alfabemiz değişsede Kur'an her daim bize yol gösterici olmuştur. Allah'ın kelamını güzel yazmaya çalışarak da onun rızası peşindeyiz. İnşallah buda bizim kurtuluş vesilemiz olur.