Eğitim insanoğlunun bireysel ve toplu yaşamının önemli ilkelerinden biridir. Eğitim, bir insanın: duygusal, bedensel, zihinsel olarak sahip olduğu yeteneklerini belirlenen amaç doğrultusunda geliştirmesidir. Bilgi kazanmak davranışlarını geliştirmek yolunda atılan adımların hepsi eğitim kapsamında yer almaktadır. İsteyerek ve kasıtlı olarak değimler geçirmek eğitimin bir parçası olarak tanımlanmaktadır.
Bu nedenle Allah iyi bir eğitim vermeyi anne babanın en önemli sorumluluklarından biri olarak görmüştür. Her insana anne-babasından daha şefketli olan Allah insan eğitiminin ilkelerinden birini uygulamalı olarak uygular. Bu eğitim ilkesi teşvik ve korkutmadır. Fussilet suresi 4. ayetini okuyoruz: “Müjdeleyici ve uyarıcı olarak indirilmiştir ama çokları yüz çevirdi, artık onu işitmezler.”
Teşvik ve korkutma eğitim kuşunun iki kanadı olduğuna göre, bu kanatlardan herhangi biri olmadığında uçmak sözkonusu değildir. Çok fazla teşvik olduğunda tehlikeleri görmezden gelir başı belaya girene kadar rahat hayat yaşar. Çok fazla korku olursa insanı yıldırır, cesaretini kırar ve ilerlemesine engel olur.
Kur’an-ı Kerim, müminleri daha fazla salih amel işlemeye teşvik etmek ve kâfirleri günahlarının ve yanlışlarının sonuçları hakkında korkutmak için bu ilkeyi kullanır.
Bu yöntem Peygamberler hakkında Kur’an-ı Kerimde çok güzel bir şekilde beyan edilmiştir: “Doğrusu (ey peygamber), biz seni hak ile desteklenmiş bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Yakıcı azaba mahkûm olanlardan sen sorumlu değilsin.” (Bakara: 119)
Kur’an-ı Kerim insanları eğiten bir kitap olup Peygamberler de insanların öğretmenidir. Bu iki ilke Kur’an ve Peygamber hakkında çok güzel ifade edilmiştir.
Teşvik ve korkuya Kur’an-ı Kerim’den iki örnek:
Tevbe suresi 68. ayeti: “Allah, erkeğiyle kadınıyla münafıklara ve açıktan inkârcılık yapanlara, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşini vaad etmiştir. Onlara bu yeter de artar! Allah onları lânetlemiştir ve onlar için devamlı bir azap vardır.”
Bu ayette Allah, kâfirlere ve münafıklara cehennem ateşini vaat etmekte ve Allah’ın vaadinin kesin olduğunu belirterek bunun Allah’ın onlara haksızlık yapmak istemesi değil, Allah’ın adaletinin bir tecellisi ve işareti olarak bahseder.
Tevbe suresi 72. ayeti: “Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedî olarak kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve adn cennetlerinde güzel meskenler vaad etmiştir. Allah’ın rızâsı ise hepsinden büyüktür, işte büyük bahtiyarlık da odur.”
Müminler bu ayetleri okudukça, iyi işler yapma şevkleri artar ve bu nimetlere kavuşanlardan olmaya isterler.