IQNA

Kur’an nedir? /14

Kur’an-ı Kerim ve kavl-i sekîl terkibi

14:04 - July 15, 2023
Haber kodu: 3480976
TAHRAN (IQNA) - Günümüzde ve geçmiş asırlardan bu yana konuşmacılar tarafından milyarlarca açıklama yapılmış olup neşredilmiştir. Ancak Kur’an metninin bazı özellikleri vardır. ve kendini tanımlarken ağır söz (kavl-i sekîl) terkibiyle kendini beyan eder.

Bu tanımlama Kur’an’ın 23 yıllık bir süreçte indirilmiş olmasının yanı sıra önemlidir.

Kur’an-ı Kerîm, Hz. Peygamber’e sözlü olarak vahyedilmiştir. Kur’an, sözlü iletişim dilinin, güzel, yumuşak, kolay bir üslup temeline dayandırılmasını istemiştir.  Kur’an’ın sözlü iletişimde öngördüğü bazı iletişim ilkelerinden biride  Kavl-I  Sekîl terkibi olup ağır söz anlamındadır.

Müzemmil suresi 5. ayeti: “Doğrusu biz sana, taşınması zor bir söz vahyedeceğiz.”

Bu ayette geçen “kavlen sekîlen” terkibinin ne anlama geldiği konusunda çeşitli yorumlar yapılmıştır.

Allame Tabatabai El Mizan tefsirinde şu açıklamada bulunur:

1-Manevi yönden ağır olması: Kur'an-ı Kerim, her insanın kavrayamayacağı öğretiler içermesi bakımından ağır bir kelimedir. Kur’an’ı anlayanlar sadece günah değil günah fikrini bile düşünmeyen insanlardır. Kur’ana göre masum imamlar her türlü günahtan temizdirler: “...Ey peygamber ailesi! Allah sizi sadece günah kirlerinden arındırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzâb:33)

Bu ağırlık bazen Peygamber Efendimiz’in  (s.a.v.) yüz ve mimiklerinde görülür ve sahabe bunu fark ederdi. Hz Ali (a.s), Peygamber Efendimiz’e Mâide suresi nazil olduğunda dev üzerinde olduğunu vahyin ağırlığı nedeniyele devenin karnının yere değmek üzere olduğunu gördüğünü söyledi.

2-Ahlâki ve itikâdi eğitimi uygulamanın zorunluluğu: Allame Tabatabai Kur’an’nın bu yönünün ağırlığını Haşr suresinin 21. ayetine değinir: “Şayet biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan titremiş ve paramparça olmuş görürdün. İşte bu misalleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz.”

Bu ayet, Kur’an’da hidayet konusunda hiçbir eksiklik olmadığına ve bazı insanların hidayete ermemelerinin sebebinin kendi zaaflarından olduğuna işaret etmektedir.

3- Kur’an-ı Kerim’i toplum içinde uygulamanın ve insanları davet etmenin zorluğu: Bu ağırlığın sebebi Peygamber Efendimiz’in  bu işi yerine getirirken müşrikler ve kâfirler tarafından zulme uğramasıydı. Örneğin Peygamber Efendimiz Kur’an-ı toplumda tatbik etmek için 3 yıl boyunca Şi’b-i Ebi Talib’de (1) birçok zorluklara göğüs gerdi. Bu süre içinde Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) mali yönden destekleyen Hz Hatice’nin tüm malı harcandı. Peygamber ve etrafındakilerin ticaret ve alım- satım yapma hakları yoktu.

Bu yolda Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) yoluna dikenler koymuş pek çok eziyet etmişlerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir peygamber benim kadar musibet görmemiştir.”  

(1) Risâlet’in ilk gününden itibaren, yeğenini himaye etmekten geri durmayan amcası Ebu Talib, Hz. Peygamber başta olmak üzere, Müslümanları ve Haşimoğulları ile Muttalipoğullarından (iman etmedikleri halde), Hz. Muhammed’in yanında yer alanları, kendi mahallesinde (Şi’b-i Ebi Talib) toplayarak, onları koruma altına aldı. Müşriklerin Müslümanlara uyguladıkları ambargo, tecrid ve kuşatma tam üç yıl sürdü. 

 

Etiketler: Kuran nedir? ، ağır söz
captcha