Kaynaklarda “mübarek” kelimesinin kök olarak bürûk kelimesiyel bağının bulunduğu ve bu kelimenin “bereket” kavramını doğurduğu bunun da “iyi ve hoş karşılanan bir şeyin üreklilik arz edişi karşılığına sahip olduğu ifade edilmektedir. Söz konusu şey maddi ise mevcudiyetini sürdürmek yani tükenmemek anlamında bir bolluk, manevî ise yine aynı anlamda saadet/huzur/mutluluk kelimeleriyle ifade edilmiştir.
Kur’an’nın öğrettiği bilgilerle “mübarek” kılınan bir şeyin mutlaka Allah tarafından ihsan edilen “bereket” sebebiyle olduğu ortaya çıkmaktadır.
Allah Enbiyâ suresi 50.ayetinde Kur’an-ı Kerim’i bereket olarak nitelendirmiştir:” İşte bu Kur’an da bizim indirdiğimiz bereketli bir hatırlatıcı bilgi kaynağıdır. Şimdi siz onu inkâr mı ediyorsunuz?”
Müberek olması demek içinde hayır ve faydası çok olan şey demektir. Allah Kur'an, yağmur vb. şeylere mübarek demiştir. Bu faydalar hem maddi hem de manevi konularda aranabilir.
Bu Kur’an’ın ne derece bir ilim ve nimet kaynağı olduğunu anlamak için, Kur’an’ın indirilmesinden önceki Arap adası sakinlerinin vahşet, cehalet, yoksulluk içinde yaşadıkları duruma bir göz atmak gerekir. Kur’an’ın indirilmesinden sonraki döneme bakıldığında, başkalarına örnek oldular. Diğer kavimlerin de aralarında Kur'an'ın inmesinden önceki ve sonraki durumlarını inceleyebiliriz.
Hz Ali çeşitli benzetmelerle cahiliye devri insanının durumunu anlatmış olup cahiliye halkını korkunç bir girdaba yakalanmış, sürekli imdat dileyen bir kişiye veya yönetimi yozlaşmış fasıd ve müfsid insanların elinde olan hayvanlara benzetmiştir.
Cahiliye devrinde Arapların yaptıkları bazı işler şunlardır:
1-Çeşitli bahanelerle savaşlar başlattılar bazıları yıllarca sürdü. Savaşları Eyyam-ul Arap olarak adlandırarak 40 yıl sürdürdüler. Cahiliye halkı da farklı topraklara saldırıp yağmaladı. Gücün ve kılıçların dilinden başka bir şey bilmiyorlardı.
2-Hayatları cehalet ve hurafelerle doluydu nedeni ileri medeniyet ve kültürlerden uzakta olmalarında araştırılabilir. Örneğin, dişi bir inek su içmiyorsa, bunu ineğin boynuzları arasında saklanan bir iblisin olduğu kabul edilerek, ineği döverlerdi.
Onlar çölde kaybolduklarında bulunmaları için elbiselerini ters giyerlerdi! veya yeni bir yere girereken kötü ruhlardan ve vebadan korunmak için on kez eşek sesi çıkarırlardı.
3- Cahiliye halkı kadına değer vermiyor, kız çocuklarını bir utanç kaynağı olarak görüyordu. Onları mirasa layık görmez ve bazıları kızlarını diri diri gömerdi.
Kur’an’ın bereket ve nimetlerinden biri de böyle insanları değiştirmesidir. Cahiliye dönemine bakıldığında ahlak sisteminin onlara hakim olmadığı görülür.
Hz Muhammed (s.a.v) Kur’an-ı Kerim öğretileriyle insanları reform yoluna sokarak toplumun değerlerini ve düşüncesini geliştirmeyi başardı. Cahiliye dönemine karşı Kur’an’ın bazı ahlaki tavsiyeleri:
1-Zulüm ve haksızlığa karşı yasak. “Haksızlık edenler, neye nasıl dönüşeceklerini (başlarına nelerin geleceğini) yakında görecekler. “(Şuarâ:227)
2-Doğruluk ve hakikat vurgusu:” Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. “(Tevbe:119)
3- Adalet için tavsiye: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisâ:58)
Kur’an-ı Kerim indirilmeden önce cahiliye dönemi insanlarının durumunu bilmedikçe Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) başarılarını ve Kur’an’nın nimetlerini anlayamayız.