Sevmek ve sevgiyle yaşayabilmek, insanın sahip olduğu en büyük zenginliktir. Sevgi, sevene hayat kaynağı, sevilene dinamizmdir.
İnsan evde doğar, evde büyür, evde kimlik bulur. İnsan ve ev iki ayrılmaz gibidir. Dün böyle idi, bugün böyledir, yarın da böyle olacaktır. Evlerimiz barınağımız, medresemiz, mescidimiz ve sevgi pınarımızdır.
Erkeğin kadın üzerindeki haklarından biri de kadının erkeğinden ayrılıp yattığı yeri ayırmaya hakkı olmamasıdır. İslam’ın bu konudaki talimatları iki taraflıdır.
Erkeğin ev dışında kadının ise ev içinde görevi bulunmakta olup erkek, kadını tehdit eden tehlikelere daha aşinadır ve kötü erkekler hakkındaki bilgisi daha fazladır. Konuya kadınların güvenliği konusundan bakarsak İslam’ın kadınlara ne kadar önem verdiğini görürüz.
Vaatlerin yerine getirilmesi erkeğin kadına karşı haklarından sayılmaktadır. Bir kimse sözü tutmanın her yerde gerekli olduğu gerçeğine itiraz edebilir. Bu nedenle bu konuya değinmek daha fazla vurgu yapmak içindir. Aynı halde bir rivayete göre, kadının kocasının yeminini vurgulaması ve başkalarının kocası hakkında uygunsuz sözlerine inanmaması gerektiği belirtilmektedir.
Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) rivayet edildiğine göre, sevgi ve muhabbet hakkı, erkeğin kadın üzerindeki haklarından biridir. Refakat dostluğun en düşük seviyesi muhabbet ise daha üst bir mertebedendir ve şefkatin ise bu konuda ayrı bir yeri vardır. Şefkat, muhabbet ve refakat kelimelerinin hepsi dostluk anlamına gelmekte olup derece ve kapsamları farklıdır. Şefkat en üst sırada yer alır, sonra muhabbet ve daha sonra refakat gelir.
Bu konuda birçok rivayet bulunmaktadır. Kadının kocasını kızdırması halinde onun rızasını kazanması vaciptir, kocasına kötü söz söylemesi ve eziyet etmesi haramdır. Bir kadın, kocası ondan razı iken ölürse, hesapsız cennete girer.
Hüccetül İslam Velmüslümin Muhammed Ali Rizai İsfahani’nin Kur’an’nın sosyal tefsiri toplantılar dizisindeki açıklamalarından alıntıdır.
3709846