Bu nedenle bir grup liderinin belirli durumlarda adil davranması onların kurtuluşuna yol açabilir.
Biz insanoğulları, başkalarına karşı kötü niyet beslemeyen, onların haklarını ihlal etmeyen, insanlar arasında ayrım yapmayan, yönetim ve idari konulara tarafsız bakan ve diğer insanların ihtilaflarında ve münakaşalarında, mazlumun destekçisi, zalimin düşmanını adalet sahibi sayar ve adil olarak görürüz. Onun yönteminide övülmeye değer olarak nitelendiririz.
Bir öğretmenin sözlerinde, eylemlerinde, tavırlarında ve başkalarıyla olan ilişkilerinde adaleti gözetmesi gerekir. Kimseye haksız yere ayrıcalık veya hak tanımamalıdır.
Bazıları dostlukları ve akrabalık bağları nedeniyle hakkı gözetmeksizin ayaklar altına alırlar. Ancak bazıları ise dostluk ve akrabalığı hak olarak görmezler ve bu değerli bir davranıştır.
Hz. Musa hak yolunda dostluğu ve kardeşliği gözetmez bu nedenle adaleti ayaklar altına almaz.
Hz. Musa’nın bir Peygamber olarak 30 gün boyunca halkından uzak kalması planlanmıştı ve daha sonra 30 güne 10 gün daha eklendi. O uzaktayken Beni İsrail’de söylentiler çıkmış ve pek çok insan bir buzağıya tapmaya başlamıştı. Hz Musa’nın kardeşi Harun’un ne kadar çabalasa da bu şirke engel olamamıştı.
Hz. Musa (as) 40 gün sonra kavminin yanına döndüğünde kavminin buzağıya taptığını görünce sinirlendi ve kardeşini azarladı. A’râf suresi 150. ayeti: “Mûsâ kızgın ve üzgün olarak kavmine dönünce, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?” dedi. Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. Hârûn, “Ey anam oğlu! Senin bu kavmin beni cidden zayıf gördüler; neredeyse beni öldüreceklerdi! Sen de şimdi düşmanları bana güldürme ve beni zalim kavimle bir tutma!” dedi.”
Dini liderler, sırf akrabalıkları veya dostlukları nedeniyle suçlu birini azarlamaktan kaçınmamalıdır. Ayrıca din düşmanlarının, günahkarların cezasını gördükten sonra sevinmeleri, onları cezalandırmamak için bir gerekçe olamaz. Hz Musa (a.s), Harun’u cezalandırmanın düşmanları sevindireceğini biliyordu ama yine de Harun’un yanlış davrandığını düşünerek adaletle hareket ederek onu suçlu gördüğü için cezalandırmaya karar verdi.
Böyle davranmasının tamamen eğitici bir yönü vardı. İnatçı insanların yaptıkları hata ve çirkinliği anlamalarını bir an önce ortamı değiştirmeye ve buzağıya tapınmaktan Allah’a tapınmaya geri dönmelerini sağlamaktı.
Hz .Musa’nın bu davranışı Onun Hak yolunda olduğunu adaletin uygulanması konusunda kendi akrabaları ve diğerleri arasında ayrım yapmayacağını göstermektedir.
Harun’un bir hata yapmadığı ortaya çıkında ve masumiyeti ispatlanınca Hz Musa hem kendisi hem de kardeşi için af diledi.