Kâfirûn suresi Mekke döneminde inmiştir. 6 ayettir. Mushaftaki sıralamada yüz dokuzuncu, iniş sırasına göre on sekizinci suredir.
Sure “Kâfirûn” olarak adlandırılmış olup inkârcılar ve kâfirler anlamına gelmektedir. İlk ayette Kâfirûn kelimesi gelir ve adını da buradan almaktadır.
Surenin, bir grup kâfirin, bir süreliğine İslam Peygamberi’nin (s.a.v.) dinine göre yaşamalarını, bir süre de Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) onların dinlerine uymalarını önermeleri üzerine nazil olduğu söylenmektedir.
Allah bu bölümde Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) putperestliğe karşı olduğunu dile getirmesini, Kâfirlerin diniyle hiçbir ilgisinin olmadığını ve onlarla barış yapmayacağını duyurmasını emretmektedir. Allah aynı zamanda kâfirlerin onun dinini kabul etmeyeceklerini de bildirmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) kâfirlerin dinini kabul etmediği gibi onlarda İslam dinini kabul etmezler. Bu yüzden kâfirlerin Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) barış yapacağını umut etmemeleri gerekir.
Surede Allah İslam Peygamber’ine kâfirlere cevap verme görevini vermektedir. İlk üç ayette Allah, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) her zaman kendisine ibadet etmesini, inkar edenlere ise asla Allah’a ibadet etmeyeceklerini bildirmesini emretmekte, dolayısıyla dinde Müslümanlarla kâfirler arasında ortak bir zemin kalmadığı anlamı çıkmaktadır. Tabiki bu kâfirler kendi dinlerinde kaldığı sürece geçerlidir. Bunun dışında farklı dönemlerde kâfirler de İslam’ı kabul etmiş ve Allah’a ibadet etmişlerdir.
Bu kavram bir sonraki ayettede zikredilmektedir:
Kâfurun suresi 4-5. ayetleri: “Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim.”
“Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.”
Bu tekrar, surenin mesajını yani Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) her zaman ve her durumda Allah’a ibadetle meşgul olması gerektiği vurgulanmaktadır.
Son ayet Müslümanların yolunu kâfirlerden tamamen ayırıyor: “Sizin dininiz size, benim dinim banadır.” Burada bazıları İslam’ın kâfirlerin ve müşriklerin dinini seçmesine razı olduğunu söyleyebilir veya Allah’ın Peygamber Efendimiz’den (s.a.v) kâfirlere karşı çıkmamasını istediği anlaşılabilir. Bazıları da bu ayeti İslam’ın dini çoğulculuğu kabul ettiği şeklinde yorumladılar. Ancak bu doğru olamaz. Çünkü İslam, insanları her zaman tevhide davet etmiş küfür ve şirkten uzak durmaya çalışmıştır.
Bazı müfessirler, son ayetteki ‘Din’ kelimesinin din değil, ödül ve ceza anlamına geldiğine inanmaktadır. Dolayısıyla ayet, her topluluğun, dinine ve gittiği yola göre ödüllendirileceği veya cezalandırılacağı anlamına gelmektedir.