Cahiliye döneminin (Arap halkının İslam öncesi düşünsel hali), çeşitli nedenlerle ortaya çıkan bir takım özel davranış ve özelliklere sahipti. Bunun nedeni ise bölgenin coğrafyasından kaynaklanıyordu.
Bölge özel bir iklime sahip olup belirli kabile önyargılarına dayanan belirli bir yaşam gerektirir.
Bu durumda kabilelerin soy, kan ve aile gibi taassubları bulunmakta idi. Ve insanlar insani yaşam tarzı ve kurallarının dışında sayılan davranışlarda bulunurlardı.
Cahiliye toplumunda kadın küçük bir role sahip olup ikinci sınıf görülür ve erkeklerle aynı saygınlığa sahip değillerdi.
Kadına karşı böyle bir bakış açısı olunca, doğal olarak kadına ilişkin davranış ve kanunlarda, ihtiyaçlarının karşılanma biçiminde de farklılıklar ortaya çıkar.
Cahiliye toplumunda görülen şeylerden biri de yeni doğan kız çocuklarının diri diri gömülerek öldürülmesiydi ki bu pek yaygın olmasa da bazı kabilelerde görülüyordu. Yaşam hakkının kız çocuklardan alınması büyük bir adaletsizlikti.
Kabilesel önyargılar, kızların esir alınması veya başka kabilelerle evlenmesi, kanlarının başkalarının kanına karışması korkusu gibi tartışmalar yaşandı. Elbette bu kızları satın alıp büyüten ve böylece kızları kurtaranlar da bulunuyordu. Kızları diri diri gömmek tüm kabileleri kapsamıyordu.
Arap Cahili toplumunda var olan şiddet örnekleri arasında zorla evlendirme, ekonomik bağımsızlığın olmaması, miras verilmemesi, mihriyenin kızın babasına ait olması, erkeklerin birden fazla eş alması adaletin sağlanamaması sayılabilir.
Kadınların toplumdaki varlığına gelince, çölde yaşayanlar kentte yaşayanlara göre daha fazla özgürlüğe sahipti.
Anne olmak bir övünç kaynağıydı ve çok oğul sahibi olanlara Ümmü'l-Benîn (çok oğul annesi) denilirdi.
Hz Muhammed’in (s.a.v) Peygamberlik dönemi kadınlara bakış açısının değiştiği bir dönemdir. Kur’an-ı Kerim’de kadın ve erkeğin eşit yaratıldığına dair birçok ayet bulunmaktadır. Hucurât suresi 13. ayeti bu ayetlerden biridir: “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.”
Müslümanların dünya görüşlerini ve değer ölçütlerini dayandırdıkları ayetlerden biri de budur. Burada bir anda toplumun kadına bakışı değişiyor. Kadınların yasal olarak belirli davranışları sergilemelerine izin veren koşullar ortaya çıkıyor. Konumları ve değer bakımından erkeklerle eşit hale geliyorlar.
Allah, kız çocuklarını diri diri gömen bazı Arap gruplarını azarlıyor ve bu uygulamayı kısa sürede ortadan kaldırıyor. Miras hukuku değişiyor ve kadınlar miras alabiliyor. Bütün bunlar Kur’an ayetleriyle uygun şekilde gerçekleşiyor.
Peygamber Efendimiz’in cahiliye dönemindeki mücadelesinin bir kısmı inanç ve davranışları ıslah etmek, bir kısmı da onları temelden yok etmekti. . Örneğin birinci kısımda çok eşliliği sınırlandırıp zina gibi bazı davranışlar yavaş yavaş değiştiriliyor. İkinci kısımda ise putperestliğe, şirke ve kız çocuklarının diri diri gömülmesine son veriliyor.
Neda Golicani Mukaddem’in “Cahiliye döneminden Nebevi topluma kadar kadınların sosyal varlığı” toplantısındaki konuşmasından alıntıdır.
3952101