Kur’an-ı Kerim ölüm anında günahkârları şöyle anlatmıştır:
1- Nahl suresi 28. ayeti: “Kendilerine kötülük edip dururken canlarını meleklerin aldığı kimseler, “Biz hiçbir kötülük yapmadık” diyerek boyun büküp teslim olurlar. “Hayır! Allah yaptıklarınızı çok iyi bilmektedir!”
Tüm ömrünü hile ve yalanla geçiren kimse ölüm anı ve kıyamet günü geldiğinde bu ahlakından vazgeçmez en hassas anlarında meleklere ve Allah’a yalan söyler. Bizzat Cenâb-ı Hak, “Hayır! Allah yaptıklarınızı çok iyi bilmektedir!” diyerek yalanlarını yüzlerine vuracak, sonuçta Allah’ın dinine ve peygamberine karşı büyüklük taslayanlar hak ettikleri cehenneme atılacaklardır.
2- En’âm suresi 93. ayeti:”.. O zalimler, ölümün boğucu dalgaları içinde, melekler de ellerini uzatmış, onlara “Haydi, canlarınızı kurtarın! Allah’a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O’nun âyetlerine karşı kibirlilik taslamanızdan ötürü bugün zillet azabıyla cezalandırılacaksınız!...”
Bu tür ölüm ayetin devamında gelen iki sebebe dayanır: ilki Allah’a yalan uydurmaları ikincisi ise onun ayetlerine boyun eğmemeleridir.
Bu ayette müminlere verilen müjdeler yerine, her şeyi kapsayan şiddet anlamına gelen “gamerat” kelimesi gelmiştir. Teveffi yani canının alınması melekler tarafından olması yerine Allah’ın memurları tarafından ruhunuzu teslim edin deniliyor. Bu onlar için bir tür aşağılanmadır.
3- En’âm suresi 44. ayeti: “Onlar, kendilerine yapılan uyarıları unutunca her şeyin kapılarını onlara açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık! Böylece onlar birden bire bütün ümitlerini yitirdiler.”
Bu ayetin öncesinde Allah şöyle buyurmaktadır: Biz insanlara peygamberler gönderdik ama onlar onlara muhalefet ettiler. O muhalifleri gaflet uykusundan uyanıp Allah’a dua ederek tövbe etsinler diye zorluk ve felaketlerle karşı karşıya bıraktık. Ama onlar gene kendi işlerine devam ettiler. Bizde başka bir yol seçtik. Bu gafil insanları, eğlence, zevk ve başarı ile meşgul oluncaya kadar her türlü sevinç ve nimetlerle ağırladık. “sonunda kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları sırada” Allah Teâlâ onları ansızın yakaladı. “Bir anda bütün ümitlerini yitirdiler.” Bu yol ne peygamberler, ne uyarılar ve nede hediselerden etkilenmeyen insanlar içindir.
4- Enfal suresi 50. ayeti: “Melekler, inkâr edenlerin suratlarına ve arkalarına vura vura, “Tadın bakalım yangın azabını!” diyerek canlarını alırken bir görseydin!”
Diğer bir sure olan Muhammed suresi 27. ayetinde şöyle buyruluyor: “ Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak onların canlarını alırken durumları nasıl olacak bakalım!”
5- Nisâ suresi 97. ayeti: “Kendilerine yazık etmekte iken hayatlarını sona erdirdikleri kimselere melekler “Ne işte idiniz?” dediler, (onlar) “O yerde zayıf görülenlerden idik” cevabını verdiler. Melekler ise “Allah’ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya!” dediler. İşte onların barınağı cehennemdir ve orası gidilecek ne kötü bir yerdir!”
Bir Müslümanın göç etme imkanı bulunduğu halde bunu yapmayıp İslami olmayan bölgede yaşaması onun dinini tehlikeye atar ve hayvandan da aşağı dereceye düşer. Hayvanların bile yaşamlarını idame ettirmek için farklı bölgelere göç ettiğini görüyoruz.
Sözün kısası ölüm anında meleklerin insanlarla yaptıkları ve onları utandırdıkları konuşmalardan biri de onları günah ortamından hicret etmedikleri için eleştirmektir.
Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Mead) kitabından alıntıdır.