Allah’ın ipine sarılmak
Dünyevi arzuların ve şeytanın vesvesesiyle nefsani isteklerin insanın kulağına fısıldadığı farklı yolları takip etmemelerini çünkü hak’tan olmayan herşeyin batıl olduğunu söyler.
Allah Resûlü Kur’an-ı Kerim’i Allah’ın ipine benzetmiştir. Kur’an Yüce Allah’ın (cc) ipi, yer ile gök arasındaki kutlu bağıdır. İpin bir ucu âlemlerin Rabbinin, diğer ucu Kur’an okuyucusunun elindedir. Kişi Kur’an’a tutunduğunda hakikatte Rabbine tutunmaktadır. İpin en önemli işlevi iki şeyi birbirine bağlamak, kopmalarına engel olmaktır.
Al-i İmrân suresi 102-103. ayetleri: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gereği gibi saygılı olun ve ancak Müslüman olarak can verin.”
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.”
Allah bu ayette iman edenlere hitab ederek hikmet ve vaazlarını şöyle açıklar:
İlk olarak Allah’tan, O’nun büyüklüğü, kudreti, güzelliği ve izzet isimlerinin gerektirdiği kadar korkun. Yani Allah’ın arzu ve iradesini yerine getirmek için elinizden geleni yapın ve pes etmeyin.
İkincisi ise bir an önce acele edip Allah’ın rızasını arayıp O’na teslim olmaktır. Müslüman olmanın gerçeği ve özü budur, çünkü dünya dönmeye devam ediyor ve bu fenâ merhalesine ulaşmak için altın bir fırsattır.
Ayrıca ayet iman ehline seslenerek Allah'ın sarsılmaz, sevgi yoluna sımsıkı sarılmaya, anlayışta, huzurda, dostlukta, ittifakta birleşmeye teşvik etmektedir. Dünyevi isteklerin derunî ve birunî kötü niyetlerin fısıldadığı farklı yollardan kaçınmalarını söyler. Çünkü birlik ancak hakkın gölgesinde bulunabilir, haksızlığın batıl yolları ise sayısız yönlere dallanıp budaklanarak insanların birliğe, uzlaşmaya, barışa, dostluğa kavuşmasını engeller.
Bu tıpkı hırsızların, yağmacıların ve saldırganların çıkarları kesişmedikçe asla gerçek anlamda arkadaş olamayacakları bir duruma benzer.
Neticede insanlara Allah’ın nimetlerini hatırlatarak iman etmeden önce kalplerinin parçalanmış olduğunu ve birbirlerini düşman olarak gördükleri belirtilerek İmanın bereketi ve ortak paydanın keşfiyle kalplerin birbirine ısındığı ve düşman yerine kardeş oldukları söylenir. Ve tehlikeli bir uçurumun, savaş ve düşmanlığın kenarında iken Allah’ın lütfu onları bu uçuruma düşmekten kurtarır.
Öyleyse Allah’ın insanın hidayet ve mutluluğa kavuşması için hikmet ve sevgisinin işaretlerini nasıl beyan ettiğine bakınız.
Üstad Muhyiddin İlahi Kumşei’nin “365 gün Kur’an ile sohbet” kitabından alıntıdır.
4119715
