Hazan mevsiminde yapraklarını tek tek döken bir ağaç gibi, şu fânî dünya hayatında günlerini çarçabuk tüketmekte olan bir kula yakışan en güzel haslet, tevâzûdur, haddini bilmektir.
İsrâ suresi 24. ayeti yaşlı ebeveynlere karşı nasıl davranılması gerektiğinden bahsediyor: “Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.”
“cenah” kelimesi kanat anlamında, “vahfıd “ kelimesi ve indir anlamında, “zulli “ kelimesi zilleti, küçüklüğü ve teslimiyeti ifade etmektedir. “miner rahmeti” kelimesi ise lütuftan yoksun, acımadan. “Vahfıd lehumâ cenâhaz zulli miner rahmeti “ tabiri “Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir”demektir.
Bu güzel emir çocukların ebeveynlerine karşı davranışlarını kuşlarınkine benzetmektedir. Şöyleki nasıl ki kuşlar yavrularını korumak için kanatlarının altına alarak huzur içinde dinlenmeleri için sıcak, yumuşak ve güvenli bir ortam sağlarlar. Ebeveynlerde zamanında evlatlarına böyle davranmıştır. Şimdi ise sıra evlatların yaşlılık çağına gelen ebeveynlerine bu şekilde davranmalarının zamanıdır. “kemâ rabbeyânî sagîrâ” tabiri ile ayetin sonunda aynı manayı güçlendirmektedir.
Rivayetlerde bu tevâzû anne-babaya bakarken öfke ile dik dik bakmamak şefkat ve sevgi ile bakmak gerektiği anlatılmaktadır. Ayrıca sesini yükseltmemeli, elini kaldırmamalı ve onların önlerinde yürümemelidir.
Bu yüzden tevâzû ve alçak gönüllülük kanatlarını sadece vazifemizi yerine getirmek için indirmemeliyiz. “Miner rahmeti” terimi sevgi ve şefkatten dolayı, nasıl ki bir anne, çocuğuna sevgi ve şefkatle bakar, onu temiz ve tertipli düzenli kılarsa, evladın da anne ve babasına böyle şeyleri lütuf ile yapması gerekir.
Anne babasına iyi davranan insanların güzel sonuçlara ve başarılara imza atacağını söylemeye gerek yoktur. Bu başarıların bir kısmı dünyevi olup bunların üstünde manevi makamlarıda vardır. Çünkü Allah anne-babasına hürmetle incitmeden kırmadan hizmet eden evlatlara büyük lütuflar da bulunur.