Aksa Tufanı Operasyonunun birinci yıldönümünde Lübnanlı öğretim görevlisi ve siyasi analist Dr Bilal El Lakis IQNA’ya konuştu.
Beyrut’ta 1977 yılında doğan Bilal Al Lakis, Lübnan Üniversitesi matematik bölümü mezunudur. Doktorasını Lübnan Üniversitesi’nden siyaset bilimi alanında aldı. Siyasi ve sosyal araştırmaların yanı sıra üniversite profesörü ve Lübnan Hizbullah siyasi konseyinin üyesidir.
Lübnanlı analist İsrail’in Lübnan’a saldırsıısnın Batı’nın bölgedeki hakimiyetini yeniden tesis etme yönündeki son girişimi olabileceğini dile getirdi.
Ayrıca Lübnan ve Filistin halkları ne zaman düşmana karşı ayaklanmaya karar verseler, tüm dünyada İran halkından başkasını kendi saflarında bulamadıklarını dile getiren El Lakis İran milletine yürekten teşekkür ettiğini, Batı ve istikbarın İran milletini yok etmeye çalışmasına rağmen tüm bu ekonomik ve siyasi baskılara katlandığını kararlı ve sarsılmaz kaldığını söyledi.
Lübnanlı analist Aksa Tufanı Operasyonunun 7 Ekim’de başlamasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Amerika’nın, Batı’nın ve İsrail’in bölgeye yönelik tüm planlarını alt üst ettiğini söyledi.
“Batının ve küresel istikbarın asıl hedefi İran’dır” diyen Lübnanlı analist ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve tüm batılı ülkelerin bu planı uygulamak için İsrail’le işbirliği yaptığını asıl hedeflerinin İran İslam Cumhuriyeti’ne ulaşmak için zincirin en tehlikeli halkasının Hizbullah ve Lübnan direnişi olduğuna inandıklarından zincirin halkalarını tek tek parçalamak istediklerini ifade etti.
Bilal El Lakis Batı’nın ikiyüzlülüğü ve İsrail'in Batılı hükümetlerin desteğiyle Filistin, Gazze Şeridi ve Lübnan’da işlediği suçların boyutundan bunun açıkça anlaşıldığını söyledi.
Analist, direnişin Siyonist rejim karşısında ayakta kalmayı başardığını ve hedeflerine asla ulaşmasına izin vermeyeceklerini kaydetti.
Lübnanlı analist aynı halde Siyonist rejim tarafından bu savaşın dini istismarına da değinerek bu savaşın İsrail, Suudi Arabistan ve bazı Fars Körfezi ülkeleri ile Amerika ve İsrail’in müttefiklerinin istediği yapıya göre ilerlemesini istediklerini belirtti. Ayrıca tüm bu ülkelerin İsrail ile birlikte bu savaşta direniş ekseniyle mücadele etmek istediğini söyledi.
Lübnanlı analist “Sonuç olaral bir yıl sonra İran’a karşı Arap-İbrani savaşının ekseni olmak ve buna dini bir boyut kazandırmak istediklerini söyleyebiliriz. Bu nedenle pek çok Arap rejimi sessiz kalıyor ve hatta İsrail’in suçlarını onaylıyor çünkü bu savaşı İsrail ve ABD’nin kazanacağını ve bu savaşın bedelinin İran İslam Cumhuriyeti olacağını bekliyor veya umuyorlar.”dedi.
Lübnanlı analist, “Netanyahu’nun bugün karşı karşıya olduğumuz en tehlikeli şey Lübnan’dır “ ifadesinin herşeyi gözler önüne serdiğini belirtti. Çünkü Lübnan gücünün bölgede direniş için örnek bir güç olması ve bu nedenle ABD ve Batı’nın Lübnan güçleriyle mücadele için ellerinden geleni yaptıklarını beyan etti.
Lübnanlı analist, Hizbullah’ın Gazze'ye destek vermeye devam edeceğini, çünkü düşmanların Filistin, Lübnan, Suriye ve İran arasındaki bağı koparmak istediklerini ancak bunun olmayacağını söyledi.
“Hepimiz birlik ve beraberlik içindeyiz ve birbirimizden asla ayrılmayacağız” dedi.
Lübnanlı analist son olarak şu açıklamada bulundu: İslam ümmetinin birliği, Kudüs’ün ve tüm mazlumların kurtuluşu için kendimizi feda edeceğiz. Dünyanın dört bir yanında adalet arıyoruz ve şehitlerin kanının bereketiyle, tüm hedeflerimize Allah’ın izniyle ulaşacağız.
4240714