Bu eserinde çağdaş toplumsal sorunlara dikkat çekmeye ve toplumdaki bazı sapkınlıklarla mücadele etmeye çalışmıştır.
1876 yılında Koysancak’ta doğan yazar 1943 yılında vefat etmiştir.
“Melayê Gewre” (Büyük Molla) olarak meşhur olmuştur. Muhammed Abduh’a olan hayranlığı ile de bilinmektedir.
Babası ve dedesi (Molla Abdullah ve Molla Esad Celizade) de bölgenin büyük alimlerindendi.
Babasının gözetiminde Kur’an, fıkıh, astronomi ve mantık öğrendi. 1898’de 18 yaşında iken öğretmenlik icazetini aldı.
Molla Muhammed hayatı boyunca birçok önemli görev üstlendi. 1912'de babasının vefatından sonra Koysancak müftüsü olarak atandı, bu görev ona ‘Büyük Molla’ onursal unvanını getirdi. Daha sonra, 1915’te Musul Meclisi Devlet Konseyi üyesi oldu ve son olarak, 1919’da kadı olarak atandı, bu görevi Koysancak’ta on yıl boyunca sürdürdü. Daha sonra, 1924’te Molla Muhammed Celizade, Koysancak’ı temsil eden Irak Kurucu Meclisi üyesi olarak seçildi.
Celizade sadece bir din alimi değil, çağdaşları arasında çağının birçok meselesi hakkında geniş bilgiye sahip eşsiz bir kişi ve Tefsîrî Kurdî le Kelamî Xwudawendî (Allah Kelamının Kürtçe Tefsiri) eserinin yazarıdır.
Molla Muhammed üretken bir alimdi ve çeşitli İslami konularda yaklaşık yirmi kitap yazdı. Ancak, en önemli eseri 10 cilt olarak yazdığı Kürtçe Kur’an tefsiridir. Bu eser, ağırlıklı olarak doğu Irak ve batı İran’da yaşayan Kürtlerin konuştuğu Soranî lehçesiyle yazılmış olup, Kürtçe yazılmış en eski eserlerden biridir.
Din alimi bu eseri 10 yıl içinde yazmış olup bu süre zarfında düşünsel ve akademik kariyerinin zirvesine ulaştı ve Kur’an hakkındaki derin çalışmaları Tefsiri’ne yansıdı.
Tefsirin sonunda Molla Muhammed , bu eseri Koysancak’taki bir grup genç öğrencinin Kur’an’ı ana dillerinde anlamalarına yardımcı olma talebine yanıt olarak yazdığını belirtir. Ancak eser, ölümünden yıllar sonrasına kadar yayınlanmamıştır. Tefsirin her iki baskısı Irak’ın iki eski Kürt cumhurbaşkanı tarafından desteklenmiştir. İlki 2006’da Celal Talabani tarafından (on cilt halinde) ve ikincisi 2020’de Barham Salah tarafından (dört cilt halinde) yayınlanmıştır.
Bu, kitabın daha geniş Kürt topluluğu arasındaki popülerliğinin yanı sıra Kürt İslam alimleri için öneminin bir göstergesidir.
Molla Muhammed Tefsirin sonunda hem klasik hemde modern el-Taberî, el-Zemahşerî, el-Alusî, Tantavi Cevherî ve Reşid Rıza’nın tefsiri dahil olmak üzere bir dizi Tefsir kaynağından bahseder. Sadece bu tefsirlerden alıntılar yapmakla kalmamış, aynı zamanda onlar hakkındaki fikrini de belirtmiştşir. el-Zemahşerî ve el-Alusî'nin klasik tefsirlerini diğerlerinden üstün tuttuğunu söylerken, Rıza’nın el-Menar’ına olan hayranlığını da ifade ederek, ‘bittiyse değeri bitmez’ demiştir. Tantavi Cevherî'nin el-Cevahir fi Tefsir el-Ku’an el-Kerim’i hakkında daha az coşkulu davranmış, sadece ‘bazı yararlı düşünceler’ içerdiğini belirtmiştir. Daha da ileri giderek bazı klasik eserleri ‘taklid’ ile suçlayarak “Önerilen her mananın değeri yoktur bana göre. Taklidi kabul edemem, çoğu zaman Beyzavi’yi okuduğumda o kadar tuhaf tabirlerle karşılaşıyorum ki, aklım kabul edemiyor ve diyorum ki, Allah’ım, senin elçine verdiğin söz bu kadar garip anlamlar taşımıyor!” der.
Molla Muhammed tefsirinin amacını şöyle açıklar: Metnin ötesindeki karmaşık gramer yapılarının ve anlamların tartışılmasına çok az değer veriyorum. Bu tür tefsirlerde fakihlerin hukuki hüküm çıkarmaları ve akıl yürütmeleri oldukça sınırlıdır ve delillerinin oldukça zayıf olduğunu düşünüyorum.
Onun tefsir metodu Bakara suresi 11. ayeti tefsirinde açıklığa kavuşturulur ve şöyle yazar: Kur’an-ı Kerim’in ayetleri tamamen birbiriyle bağlantılıdır. Surelerin başları sonları gibi, sonları da başları gibi olup çok düzenlidir.
Kur’an’a dair bu anlayış onun tefsir metodolojisi tartışmasına da yansımıştır. Örneğin “Benim görüşüme göre bu tefsirin değeri, sureler ile ayetler arasındaki bağlantıyı bulmaktır. Pek çok ayeti nüzul şartlarından ele alarak ayırıyorum. Bu sebeplerin birçoğu, insanların ayetlerin içeriğine dikkat etmemesi ve sadece sebeplerin rivayetlerine bakmaları nedeniyle ayetleri anlamalarına engel olmaktadır.”
Metodolojik olarak Molla Muhammed’in, Mısır’daki Muhammed Abduh ve Muhammed Reşid Rıza ile ilişkilendirilen rasyonalist ve akılcı okuldan, özellikle el-Menar aracılığıyla etkilenmiş olması muhtemeldir.
Molla Muhammed Celizade’nin dalalet ve tahrifatla mücadele ettiğini, bazı tasavvuf gruplarının İslam’ın özünü çarpıttığı yönündeki tefsirlerine karşı çıktığını ve İslam’ı kendi hak din fikrine göre göstermeye çalıştığını görüyoruz.
Neticede Celizade tefsirinde yalnızca ‘Kur’an’ı tercüme etmek için’ yazmamış aksine toplumunun sorunlarını ele almaya ve bunları Kur’an rehberliği ışığında çözmeye çalışmıştır. Onun bu yaklaşımı bugün hala bu eserin Kürt Müslümanları arasında büyük değere ve popülerliğe sahip olmasını sağlamıştır.
4248664