Parstoday'in haberine göre, Arap askeri ve güvenlik uzmanı Rami Ebu Zubeyde, dün Pazartesi günü yaptığı açıklamada şunları söyledi: "El Kassam Tugayları'nın 'Davut'un Taşı' adıyla gerçekleştirdiği pusu operasyonları, Filistin direnişinin saha performansında stratejik bir dönüşüm anlamına geliyor ve işgalcilerle mücadelede inisiyatifi ellerinde tuttuklarının kanıtıdır."
Ebu Zubeyde ekledi: "Gazze Şeridi'nde Han Yunus, Cibaliye ve Şucaiye'de Siyonist askerlere karşı yaşananlar, sadece yollarına bomba yerleştirilmesi değildi; aksine, derin saha incelemesi ve doğru bilgilere dayanan, zeka, hesaplı bombalama ve İsrail askerlerini pusuya çekmeyi içeren karmaşık ve birleşik bir operasyondu."
Uzman, işgalci ordunun özel kuvvetlerinin, özellikle Giv’ati Tugayı ve 98. Komando Tugayı'nın uğradığı insan kayıplarının, kara kuvvetlerinin hazırlıksızlığı ve düşman tanklarının ile savaş araçlarının işlevsiz hale geldiği yönündeki raporların ardından, bu rejimin güvenlik kurumları içinde bir deprem yarattığını vurguladı.
Ebu Zubeyde şunları ekledi: "Operasyonun adının, işgalcilerin 'Gideon'un Arabası' adlı operasyonuna karşılık 'Davut'un Taşı' olarak konması tesadüf değildir. Davut, Müslümanlar ve Yahudiler arasında zalim Goliath'ı yenen zayıf bir genç olarak bilinir. Bu, imkanların zayıflığına rağmen, tepeden tırnağa silahlı düşmana karşı irade, inanç ve taktiğin gücünü göstermektedir ki, bu düşman direniş karşısında paramparça olmuştur."
Uzman, bu operasyonun Gazze'deki savaş taktiğinin dengesinde bir dönüşüm olduğunu ve El Kassam Tugayları'nın abluka ve yıkıcı bombardımanlara rağmen mühendislik ve lojistik yeteneklerini sürdürdüğünün bir teyidi olduğunu belirtti. Gerçekleştirilen pusuların, doğru istihbarat takibi ve İsrail güçlerinin hareketlerinin analizi gerektirdiğini ifade etti. Bu durum, direnişin, aynı anda patlayıcı tuzakları yönetme, keşif yapma, geri çekilme ve ateş desteği sağlama yeteneğine sahip esnek bir örgütsel yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Ebu Zubeyde, bu pusuların düşmanın inisiyatifini elinden aldığını, askerlerini sahada hareketli hedeflere dönüştürdüğünü ve işgalcilerin övündüğü hakimiyet kavramının kırılganlığını gösterdiğini ifade etti./