IQNA

Bağdat üniversitesi hocasının Iqna ile ropörtajı:

İran’nın cihada bağlılığı Siyonistlere karşı mücadelede zaferi garantiledi

9:55 - June 29, 2025
Haber kodu: 3488118
IQNA - Iraklı öğretim görevlisi, İmam Ali’nin (as) cihad metoduna bağlı kalmanın ve saldırganlara karşı koymanın, İran’ın Siyonist rejime karşı zaferini garantilediğini söyledi.

Bağdat Üniversitesi Karşılaştırmalı Dilbilim Profesörü Hisam Kaduri el-Caburi, IQNA'ya verdiği röportajda, İran’nın İsrail saldırganlığına Kur’an ve İslami öğretilere dayalı olarak cevap verdiğini söyledi.

Saldırılara karşı cevap vermenin Kur’an ve İslami öğretilere dayalı bir zorunluluk olduğunu belirtti.

Kur’an’daki caydırıcılık denklemi, Müslümanlara bu görevi, güçlerin tam hazır olmasıyla birlikte yüklediğini ifade eden Hisam Ceburi, Bakara suresi 194. ayetini zikretti:  “Haram ayın karşılığı haram aydır; saldırmazlık kurallarına riayet karşılıklıdır. Şu halde kim size saldırırsa, onun saldırısının dengiyle siz de ona saldırın. Allah’ın hükmüne saygılı olun ve bilin ki Allah kendisine saygılı olanların yanındadır.”

Bağdat Üniversitesi öğretim görevlisi, BM Şartı’nın 51. maddesi uyarınca ve meşru müdafaa ilkesi temelinde Siyonist rejimin saldırganlığına karşı koymanın İran’ın meşru hakkı olduğunu kaydetti.

Uluslararası hukuka ve BM Şartı’na bağlılık, egemenlik hakkını garanti altına alır ve saldırganları caydırır, İslam Cumhuriyeti’nin güçlü küresel konumunu güvence altına alır. Ancak ne yazık ki uluslararası kurumlar, uluslararası hukuku hem kırılmaz hem de halkın sesini bastırmak için esnek bir araç olarak gören Amerikan hegemonyasına büyük ölçüde tabidir. Yine de İslam Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuka bağlılığı, saldırganları ifşa etmek için küresel sahnede yeterli siyasi manevra alanı sağlar.

İşgal rejiminin İran’a yönelik saldırısında işlediği suçlara karşı dünyadaki tüm özgürlük isteyen halkların ve İslam ülkelerinin mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan El-Caburi, 12 günlük savaş döneminin Amerikalılar ve Siyonistlerin kesinlikle istemediği sonuçlar doğurduğunu söyledi.

Aynı halde “İran’ın zorlama karşısındaki caydırıcılığı ve gücü, istikbarın egemenliğinden kurtulmayı arayanlara bunu reddetme gücü vermekte olup direnişin değeri artık belirli bir askeri grupla sınırlı olmayıp bunun ötesine geçecek ve farklı ulusların devlet ve halk eylemlerini de kapsayacak. İran’ı ve duruşunu desteklemek, bu ulusların hayatta kalmasını ve onurunu garanti altına alıyor.” diye konuştu.

El Caburi, Siyonist rejimin uluslararası hukukta bir kez daha  kırmızı çizgiyi geçerek nükleer tesislere saldırdığını belirtti.  Ayrıca  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı gibi ilgili uluslararası kurumların çoğunun Amerikalılar ve müttefiklerinin pençesinde olduğunu ekledi.

Siyonist rejimin vahşi suçlarının İslam İşbirliği Teşkilatı (İKÖ) ve Arap Birliği de dahil olmak üzere İslami kurumlar tarafından kınanmasını yetersiz bulan Hisam Kaduri el-Caburi, şöyle devam etti: “Bu savaşta İslam Cumhuriyeti’nin bir engeli daha aştığını söylemek gerekir. Şöyleki Siyonist grupların yaptıklarının aslında Araplar ve Müslümanlarla daha iyi bir etkileşimi teşvik ederek İranlılara hizmet ettiğini söylemek daha doğru olur. Mısır hükümetinin, El-Ezher’in ve Pakistanlıların güçlü desteği açıktır. Şimdi Afganistan’da ve hatta Türkiye'de olumlu gelişmelere tanık oluyoruz ve halk düzeyinde bu, düşman medya tarafından kamuoyunun zihnine yerleştirilen olumsuz düşünceleri siliyor. Bugün Irak, Mısır ve işgal altındaki Filistin topraklarında halk desteği görüyoruz. İslam Cumhuriyeti’e karşı düşmanca sesler uyumsuz hale geldi ve bu kendi başına bir zaferdir.”

4290606

captcha