IQNA

Siber islamafobi ile mücadelede yeni yöntemler

9:17 - August 28, 2025
Haber kodu: 3488727
IQNA- Amerikalı Müslüman bir akademisyenin yaptığı yeni bir araştırma, İslam’a karşı yürütülen gizli dijital savaşın şok edici yönlerini ortaya koydu.

Vakal sitesinin haberine göre, Amerikalı Müslüman araştırmacı Vasim Han, Müslümanların sanal İslamafobi ile mücadelede doğru anlatıyı oluşturup akıllıca sunarak mücadele etmeleri gerektiğini ileri sürüyor.

Bu savaş, sanal ağlarda algoritmalar ve dijital platformlar aracılığıyla yürütülüyor. İslam inancını çarpıtmayı amaçlayan sistematik bir kampanya.

Araştırmaya göre, Facebook, YouTube, Instagram ve TikTok gibi çok kullanılan platformlar İslamofobik içeriklerin yaygınlaştırılmasında önemli araçlar haline geldi.

Bu raporda bu kampanyaların İslam’ı içeriden parçalamayı, cihadı, başörtüsünü veya şeriatı reddeden bir İslam anlayışını yaymayı ve dini içerikten arındırmayı amaçlayan düşünce kuruluşları ve siyasi rejimler tarafından desteklendiği konusunda uyardı.

Araştırmada terör suçları aşırılıkçılar tarafından işlendiğinde İslam suçlanıyor. Müslümanlara ve camilere yönelik saldırılar rastgele olaylar veya ruhsal bozukluklar olarak meşrulaştırılıyor.

Raporda şu sonuca varılıyor: Bu tür bir savaşın tehlikesinin yalnızca saldırıda değil, aynı zamanda bu dijital sorunla başa çıkmak için etkili bir İslami stratejinin eksikliğinde yatıyor.

Yazar makalesinde şöyle yazıyor: İslam’ın kadınlara zulmettiğini söylüyorlar. Şeriat zalimdir. İslami cezalar acımasızdır. Ancak bu iddialar nadiren gerçekler ışığında incelenir. İslam’ın kadınlara tanıdığı haklar, modern anayasalardan yüzyıllar öncesine dayanır ve nadiren dile getirilir. İslam, kadınlara miras alma, mülk edinme, bilgi edinme ve onurlu ve güvenli bir şekilde yaşama hakkını tanımıştır. Bu haklar Batı’nın veya liberal hareketlerin bir hediyesi değil, ilahi yasalardı. Ancak bu tarih kasıtlı olarak gizlenmiş veya çarpıtılmıştır.

Müslümanları cahil şiddet yanlısı olarak resmetmek, başörtüsü, sakal namaz...ve İslam öğretileriyle alay edilmesinin etkisi, göründüğünden daha derin. Dinleri hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmadan bu tür medyaya maruz kalan birçok genç Müslüman, farkında olmadan İslam’ı sorgulamaya başlıyor ve bu bir tesadüf değil.

İslam’a ve Müslümanlara yönelik dijital saldırıların perde arkasında medya lobileri, ideolojik düşünce kuruluşları ve bazen de devlet destekli kampanyalar gibi güçlü kuvvetler var. Amaç İslam ve İslam öğretilerini çarpıtmak daha da tehlikelisi, Müslümanların kendi kalplerindeki imajını çarpıtmaktır.

YouTube, Instagram, TikTok ve Facebook gibi platformlardaki algoritmalar genellikle İslami eğitim içeriklerini bastırmak ve dini yanlış tanıtan veya saldıran içerikleri öne çıkarmak için tasarlanmıştır.

Siber islamafobi ile mücadelede yeni yöntemler

Diğer tehlikeli eğilim ise, sözde ılımlı veya liberal bir İslam anlayışının teşvik edilmesidir. Bu anlayış, başörtüsü, cihat, şeriat hukuku ve Müslüman aile yapısı gibi unsurları göz ardı etmektedir.

IŞİD veya Boko Haram gibi şiddet yanlısı grupların küresel anlatıda İslam’ı tanımlamasına izin verildiğinde bu gruplar suç işlediğinde, suç dinde aranıyor. Oysa camiler yakıldığında,  Müslümanlar nefretin kurbanı olduğunda, başörtülü kadınlara saldırıldığında, çocuklar okullarda zorbalığa maruz kaldığında; bu eylemlerin failleri terörist değil, akıl hastası olarak tanımlanıyor.

Bir Müslümanın sorması gereken soru şu: Bu konuda ne yapıyoruz? Tepkilerimiz genellikle duygusal, dağınık ve doğaçlama oluyor. Öfkeyle cevap veriyor ve duygusal videolar paylaşıyoruz. Bir sonraki hakareti bekliyoruz ve nadiren önleyici tavır alıyoruz.

Şimdi düşünsel ve fikri bir direnişin zamanı geldi. Hikayeyi bilgi, akıl ve yaratıcılıkla yeniden sahiplenmeliyiz. İslam’ın hikayesini modern dünyanın ilgi duyabileceği bir şekilde anlatabilecek yazarlara, yazılım geliştiricilerine, film yapımcılarına, şairlere, tasarımcılara ve içerik üreticilerine de ihtiyacımız var.

Çocuklara Hz. Muhammed'in (sav) hayatını öğreten animasyonlara, Şeriat mantığını 30 saniyede açıklayan Instagram videolarına, İslam’ın topluma faydasını gösteren belgesellere, modern şüphelere açıklıkla yanıt veren podcast’lara ihtiyacımız var.

Platformların nasıl çalıştığını, trendlerin nasıl yaratıldığını,  hashtag’lerin ve hikaye anlatımının nasıl kullanılacağını anlamak için daha iyi çevrimiçi stratejilere de ihtiyacımız var.

Ama tüm bunların yanısıra manevi olarak dindarlığa, sabra ve duaya da ihtiyacımız var, bu sadece bir medya savaşı değil. Bu manevi bir deneyim.

4296534

captcha