IQNA

“Sönmeyen Ateş” kitabı hakkında

18:10 - October 12, 2025
Haber kodu: 3489175
IQNA – Sönmeyen Ateş “ kitabında Şehid Hüseyin Duhançi’nin annesi Şehla Münzevi, oğlunun çocukluğundan şehadet anına kadar olan anılarını anlatıyor.

İslam Radyo ve Televizyon Birliği Halkla İlişkiler Bürosu’nun haberine göre, Zehra Hüseyni Mehrabadi’nin “Sönmeyen Ateş” kitabı Türk okuyucular tarafından büyük ilgi görmüş olup “servikal omurilik amputasyonu” gazisi (sonrasında şehid olan) Hüseyin Duhançi’nin ve ona yeni hayatının her aşamasında eşlik etmeye çalışan ailesinin acılarla dolu inişli çıkışlı yaşamının öyküsünden bahsediliyor.

Kitapta İranlı bir annenin çektiği acıları, sabrı ve direncini samimi ve akıcı bir anlatımla insani bir portre halinde sunulmuş.

Bu kitap, aynı zamanda fedakarlık ve şehitlik kavramlarını ele almasının yanı sıra, anne sevgisinin sınırları nasıl aşabileceğini ve direnişin ve insanlığın evrensel diline nasıl dönüşebileceğini gösteriyor.

Kitap Önsöz yayancılık tarafından Türkçeye çevrilmiştir.

Bu kitabın çevirisinin Türkiye’de yayınlanmasıyla birlikte, fedakarlık ve direniş edebiyatına odaklanan benzer çalışmaların uluslararsı kitleler tarafından daha fazla ilgi görmesi bekleniyor.

Kitaptan alıntı: Yoğun bakıma yatışının onuncu  ziyaret günü kendisini ziyarete gittiğimizde  aynı hemşire öne çıkıp  şöyle dedi: ‘ Duhançi hanım  bugün içeri girip oğlunuzu yakından görebilirsiniz.’  Hayretle açılmış gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama şöyle devam etti: ’ Bu bir istisna. Bugüne, size ve ailenize özel.’  Hepimiz mavi tulumları ve özel ayakkabılarımızı giyip bonelerimizi takarak birer birer içeri girdik.  On gün sonra  onu görmeye hasrettim ve sözlerimi ona söylemek istiyordum. Ama ağzımı açmadan    bakışım  onun gözlerine düştü. Tüpler hortumlar konuşmasını engelliyordu. Ama gözler söylenmemiş tüm kelimeleri söylüyordu.  Bakışları gittiğimizi görünce  ne kadar üzüldüğünü haykırıyordu.  Kaşlarını çatıyordu : ‘Diğer hastaların canı yok mu?  Diğer hastalar birinin yanına gelmesini ve  sohbet etmeyi istemezler mi? ‘  Dedim ki: ‘Oğlum hemşireler  kendileri  gelmemize izin verdi. Gözleriyle diyordu ki:  ‘ Onların da kimseleri var. Şimdi  diyorlar ki ne olmuş bu bizden daha mı kıymetli?  Siz benim yanımda otursanız etrafım kalabalık olsa onların yanında kimse olmasa olur mu böyle? Mutsuz olduğunu ve acı çektiğini gördüm bu yüzden hızla dışarı çıktım...

4310047

captcha