Tahran Üniversitesi'nde doçent olan Ali Rad, IQNA'ya verdiği röportajda, İmamların hepsinin tek bir nur olduğunu, ancak her imamın, çağının gereklerine, şartlarına ve mücadelesine uygun olarak, imamet ve hidayet esaslarına dayalı etkileşim, eylem ve tepkilere sahip olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: İmam Rıza (a.s) döneminde İslam toplumunun kültürel meseleler, imamet, hilafet, siyaset ve yönetim alanındaki mücadeleler yaygındı. İmam Rıza (a.s) İslam ümmetine hakim olan akımları yakından takip ederek İslam ümmetinin dağılmasını engellemeye çalışmıştır. Bu nedenle yakınlaşma, birlik ve ümmetçiliği vurgulamıştır.
İmam Rıza'nın (a.s) biyografisinin öne çıkan bir diğer yönü de diğer muhaliflerle diyalogdur ve İmam Rıza'nın (a.s) İslami olmayan düşünsel akımlarla ve din içindeki çeşitli fikir akımları ile tartışmalarını tanık oluyoruz ve buna dayanarak o büyük imamın tartışmaların mantığını çıkarabiliriz. İmam Rıza'nın (a.s) önde gelen biyografisinin üçüncü yönü, Kur'an, Sünnet ve Peygamber biyografisine dayanan saf Muhammedi (s.a.v) İslam'ın ılımlı bir anlayışını yayma girişimidir.
Bu imama neden Peygamber hanedanının alimi dendiği sorusuna yanıt olarak, şöyle dedi: İmam’ın bu lakapla anılması bir yanda kendi döneminde İslamoloji'deki tam yetkiye sahip olması nedeniyle, diğer yanda itikadi ve kelami tartışma ve münazaralarda saf Allah bilgisinin ortaya çıkması idi. Belki de bu saf fırsat Şii tarihi boyunca bu dönemde sağlandı ve saf İslami ilimler o günün dünyasında İmam Rıza'nın (a.s) diliyle yankılandı ve Muhammed ailesinin alimi olarak adlandırıldı.