Herhangi bir eğitim tanımı, bir insan tasviri sunmayı gerektirir ve çizdiğimiz her insan tasviri, eğitimin belirli bir anlamı ile uyumludur. İnsan bilimi ve eğitim kavramı birbirinden tamamen ayrı şeyler değil, birbiriyle bağlantılıdır. Eğitimi her açıdan tartıştığımızda, hangi eğitim kavramının onunla uyumlu olduğunu görmek için önce insanı bu bakış açısıyla tasvir etmemiz gerekir.
Eğitimi insan inşa etmek olarak tanımlarsak, o zaman inşa etmek kavramını eğitimin özü olarak görüyoruz. Buda insanı bir hammadde olarak görerek ondan birşey düzeltme tasavvurunu içermektedir. Öte yandan insan, kendi içinde belli yetenekleri olan bir varlıktır dersek, yani bir şey olmaya hazır bir tohum gibidir. Bu insan bilim tasviri bizi yeteneklerin geliştirilmesini içeren bir eğitim tanımına getiriyor.
Bu çift taraflı bir yoldur. İnsanı tanımlayarak başlarsak, buna karşılık gelen bir eğitim tanımına sahip olacağız ve bunun tersi de olacaktır.
Kur’an’da eğitim meselesinden bahsedebilmek için öncelikle bu Vahiy Kelam’ının insan hakkında ne söylediğine bakmamız gerekir. O halde öncelikle Kur’an’daki insan tasvirinden bahsetmeliyiz.
Kur’an’da insanla ilgili farklı kavramlar vardır. Bazı ayetlerde insan vücudundan, bazı ayetlerde ise insan ruhundan bahsedilmiştir. Aynı halde Kur’an’da ruh, tabiat, akıl, kalp kavramı, irade, insanların bir araya gelip ortak bir kimlik bulmaları anlamına gelen kolektif kimlik kavramı gibi kavramlardan da bahsedilmektedir. Ayrıca Kur’an’da insanın sahip olduğu zayıflık, acelecilik gibi sınırlılıklara da değinilmektedir.
İnsan Kur’an’da bu kavramlar yardımıyla anlatılır. Bu kavramların genel sonucunun insanın bir “fail” olduğu yani insanın amel sahip olduğu söyleyebiliriz. Bu sistemden, yani bedenden, ruhtan... vb. oluşan bir varlığın sonucu eylemdir.
Resûlullah kafirlere “siz kendi konumunuza göre hareket edin bende kendi konumuma göre hareket edeceğim” demiştir. İnsanın amel ediciliği inançsal sınırları tanımayan kapsamlı bir kavram olduğu anlamına gelir.Peygamber (sav) nasıl amel sahibi ise müşrikler de öyledir. Ayrıca ırksal, tarihi veya coğrafi sınırları yoktur. İnsan nerede olursa olsun tarihte, coğrafyada... vb. amel sahibidir. Bu öğrenme çok önemlidir.
Tahran Üniversitesi öğretim görevlisi Hüsrev Bakıri'nin "Kur'an ve Eğitim" toplantısındaki konuşmasından alınmıştır.
4011985