IQNA

Kur’an'da düşünme, hakikatı arama ve diyalog

10:12 - September 18, 2022
Haber kodu: 3477491
Düşünme, insanı diğer varlıklardan ayıran ve onu “eşref-i mahlûkât” yapan en önemli özelliktir. Düşünce kendiliğinden gerçekleşmez. Düşüncenin ortaya çıkması insanın çaba ve emek harcaması ile olur. Denebilir ki düşünce, düşünmenin elle tutulup gözle görülemeyen, ancak hissedilebilen sonucudur.

Felsefenin odak noktası akıl yürütmedir ve Kur’an birçok yerde düşünmeyi vurgular. Kur’anın izlediği amaç ne olursa olsun Kur’an üzerinde tefekkür ve tefekkür araçlarıda önemlidir.  Hakikatı arama konusu üzerinde durur ve diyaloğu teşvik eder.

Araştırmacı ve felsefe öğretmeni Ali Mehcur felsefe ve Kur’anın ortak noktalarını açıkladı:

İnsan yaradılışı itibarıyla bir hakikati arama duygusuna sahiptir. İnsanlık tarihinin en temel eserleri, başucu kitapları hep hakikat arayışının bir ürünü ve bu arayışın semeresi olan düşünmenin, sorgulamanın bir neticesidir.

Felsefeyi içerik anlamında değil de iş anlamında ele alır ve felsefenin dünya ve insan üzerinde düşünme ve tefekkür işiyle uğraştığımız bir faaliyetin başlığı olduğunu söylersek, Kur’an da aynı düşünmeyi tavsiye eder. Kur’an bu düşüncenin sonunda sizi imana yönlendirmek istiyor. Kur’an’ın izlediği amaç ne olursa olsun, Kur’an’da düşünme şekli ve düşünme araçları da önemlidir.

Kur’an-ı Kerim’de insanlara düşünmeyi tavsiye eden birçok ayet bulunmakta olup insanları dünya ve kendileri hakkında düşünmeye çağırır. Ayrıca, felsefeyi hakikati keşfetme çabası olarak görüyorsanız, Kur’an yine de size hakikati aramanızı ve hakikate saygı duymanızı tavsiye eder. Aslında küfrün anlamı, dindarlar arasında yaygın olanın aksine dinsizlik anlamına gelmez, ancak bir inancın veya teklifin doğruluğunu bildiğiniz ve aynı zamanda onu inkar ve kabul etmediğiniz anlamına gelir.

Bakara Suresi 89. ayette, küfrün anlamının, bir kimsenin bir meselenin doğruluğuna dair açık delilleri olduğu halde, önyargı veya menfaatleri tehlikede olduğu için kabul etmemesi ve inkar etmesi olduğu açıkça bildirilmektedir: “ Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine gelince onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır.”

Kur’an, felsefenin makul bir sonuca ulaşmak için muhakeme ve diyalog yolu olarak görülmesini tavsiye etmiştir. Allah , Nahl Suresi 125. ayetinde Peygamber Efendimize insanları hikmetle, güzel öğütle ve en güzel sohbetle Allah’ın yoluna davet etmesini öğütler: “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel yöntemle tartış. Kuşkusuz senin rabbin, yolundan sapanların kim olduğunu en iyi bilendir; O, doğru yolda bulunanları da çok iyi bilir.”

 Ayet, farklı seviyelerdeki insanlara yönelik olarak özelde İslam davetinin, genelde ilmî ve fikrî tartışmaların, eğitim ve öğretimin başlıca yöntemlerini özetlemektedir.

Ayrıca Kur’an’ın bizi düşünmeye davet ettiği birçok konu, filozofların ele aldığı konularla örtüşmektedir. Metafizik, Allah ve varoluşun kökeni, kozmoloji, insan bilim, varoluşun amacı, ahlak, yaşamın anlamı, doğa ve estetik.

Allah’ın yeryüzündeki bu yüzyılın halifeleri, ebedi hakikati emanet alan müminler devamlı hazırlıklı, aklı fikri, sevaplı, hayırlı işlerde olarak, Halik’in halkına hizmeti şeref bilerek, kulluk şuuru ile bütünleştirerek, fikri amelleri artırarak, amellere ve ibadetlere aklın ve kalbin taatini ilave ederek yaşamalıdır.

4074459

captcha