IQNA

Londra İslami İnsan Hakları Derneği Başkanı:

Müstekbirlerin İslam’a saldırma planı

15:39 - October 23, 2022
Haber kodu: 3477935
Londra’daki İslam İnsan Hakları Derneği’nin başkanı, İngiliz Şiiliğini ve Amerikan İslamını, istikbar düşünce odasının dünyadaki saf Muhammedi İslam’a saldırma programı olarak nitelendirdi. Batılı ülkelerin Salman Rüşdi meselesindeki tutumunu bu ülkelerin ikiyüzlülüğünden ve çifte standartlarından kaynaklandığını söyledi.

İslami İnsan Hakları Derneği başkanı Mesud Şecere bu konu hakkında IQNA’ya verdiği ropörtajda, İran’daki İslam devriminden sonra istikbarın, kendisi için büyük bir tehdit olarak gördüğü İslam’a karşı nasıl savaşacağını planladığını söyledi.

İlk başta, gerçek İslam’ı dışarıdan bir saldırı ile yok edebileceklerini düşündüler. Ama çok geçmeden, hakiki ve saf Muhammedi İslam’a saldırmanın tek yolunun onu başka bir İslam ile değiştirmek olduğu sonucuna vardılar.

İslam; en iyi siyasi ve düşünsel örnek

Düşünce odaları aslında yüzyıllar önce de istedikleri bir İslam modelini tanıtma sonucuna vardılar. Yani ‘Yezid insanlara istediğiniz kadar ibadet edebilirsiniz ama benim siyasetime karışmayın’  demesi gibi aslında bu Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin İslam’a karşı, ibadet edip dua edebilirsiniz ama küresel planlamanın ve tüm gücün bizim elimizde olması gerektiğini söyleyen söylemidir.

İslam’ın siyasi, sosyal, ahlaki ve ekonomik hiçbir rolü olmaması gerektiğini söylüyorlar. Bu düşünce tarzına karşı mücadele etmemiz çok önemli.

Kur'ani hedeflerle ilerlemek istiyorsak, bilmeliyiz ki, Allah, saf İslam dinini insan hayatının her alanında uygulamak, sağlıklı ve başarılı bir yaşam için göndermiştir. Tağut ise bunun tam aksini ister.

Küresel istikbarın dünyada uygulamak istediği şeyin gerçekleşmesini engellemek için İslam’ı hayatımızın tüm alanlarında uygulamak için çaba sarfetmeliyiz.

İmam Humeyni’nin Salman Rüşdi hakkındaki kararının hukuki yönleri

Sünni ve Şii âlimlerin hiçbiri İmam’ın İslam hukuku ve şeriat açısından hükmünde bir sıkıntı olmadığını söyler. Ancak uluslararası hukuk açısından bakıldığında, bu hükmün İslam’ın hiçbir gücünün olmadığı bir yerde uygulanabilir olup olmadığı sorusu gündeme gelir. Bazı insanların bunun mümkün olduğunu söyleyip bu eylemi gerçekleştirmeye, sonuçlarını kabul ederek bu eylemin bedelini ödemesi mümkündür.

Diğer bir tartışmada, Rüşdi’nin İran veya Pakistan gibi İslam toprağı olan bir yere ve diğer ülkelere girmesi halinde cezanın infazından şikayet edemeyecekleri çünkü cezanın hukuki bir ceza olduğu ve infaz edileceğidir. Ancak bu hükmün uygulanması açısından, bir yerde verilen hükmün dünyanın başka yerlerinde de uygulanabileceğini ve uygulandığını söyleyenlerin bizzat Batılı olduğunu belirtmek gerekir.

Batılı ülkeler yasadışı suçların lideri

Batılılar gizli bir hüküm veriyor sadece kişiyi değil ailesini, komşularını da öldürüyor ve her yıl öldürdüklerinin  %75’inin masum olduğunu kamuoyuna açıklıyor. Oysa kendileri gizli hükümleri verip dünyayı dolaşıyor ve bu hükmü icra etmelerine hakları olmadığı halde yerine getiriyorlar. Her yıl dünya çapında binlerce insanı kim öldürüyor? Müslümanlar hiçbir zaman Salman Rüşdi hakkında verilen fetvayı uygulamaya gitmediler.

Dönemin İran Dışişleri Bakanı Sayın Harazi, bu kararı İran dışında uygulamayacağız dedi. Bu sorunu biz değil onlar normalleştiriyor. Yaptırım uyguluyorlar. Saddam döneminde, o zamanki ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’a yaptırımlarınız nedeniyle her yıl yarım milyon Iraklı çocuğun öldürüldüğünün doğru olup olmadığı sorulduğunda, cevap olarak evet dedi. Öte yandan Salman Rüşdi’nin çok sayıda insanı ölümüne sebep olan kitabı nedeniyle fetva verilmemesi gerektiğini söylediklerini görüyoruz.

4092446

 

captcha