Cenâb-ı Hak, bütün güzel sıfatlara sahiptir ve her türlü kusurdan münezzehtir. Allah'ın sahip olduğu iyi sıfatlar ve sahip olmadığı kötü sıfatlar farklı türdendir ve ilahiyat konularında tartışılır.
Allah’ın sıfatlarını tanımanın yolu, Allah’ı tanımanın yolu gibidir. Şöyleki bir yazarı, fikirlerini ve amacını, yazdıklarını, kelimeleri kullanma biçimini ve kelimeleri kullanma konusundaki ustalığını okuyarak tanıyabilirsiniz.
Yani her yaratılan iki şey yapabilir: 1- Yaratıcısını tanır 2-Yaratıcısının sıfatlarını ve maksatlarını tanır.
Allah’ın sıfatlarından her birine iman etmek insanın konuşma ve davranışlarında, ardından da kişisel ve sosyal hayatında olumlu ve değerli bir rol oynar.
Yunus suresi, 65. ayeti: “ Onların sözleri seni üzmesin. Kuşkusuz güç tamamıyla Allah’ındır; O her şeyi duymaktadır, bilmektedir.”
Bakara suresi, 165. ayeti: “İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. Keşke zalimler -azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacakları gibi- şimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu anlasalardı!”
Bakara suresi, 156. ayeti:” Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, “Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz” derler.”
Adalet neden İslami ilkelerden biridir?
Allah’ın merhamet, hikmet, kudret, yaratıcılık, ilim vb. pek çok sıfatı olmasına rağmen, dinin esaslarından neden sadece adalet sayılmaktadır? Bu seçimin hem tarihsel hem de politik kökleri vardır.
Tarihi kökleri İslam’ın ilk yüzyıllarına küçük bir Müslüman Eş’ari okulunun Allah’ın adil olmasının gerekli olmadığına inandıkları zamana kadar uzanır. Allah’ın yaptığı her şeyin doğru olduğunu söylerler. Akıla göre haksız,yanlış ve çirkin olsalar bile.
Elbette Allah her şeye kadirdir ama hikmete aykırı hareket etmez. Örneğin, kör olmamıza neden olacak bir şey yapma gücüne sahibiz ama bunu akıllıca olmadığı için asla yapmıyoruz. Yani gücün kullanması eylemin Hikmet, Adalet ve önceki vaatlerle uyum içinde olması ile ilgilidir.
Allah, iyileri cennete, kötüleri cehenneme göndereceğini vaat etmiştir. Eğer başka türlü davranırsa vaadinden caymış olur ki bu uygunsuz bir davranış olur ve Allah hiçbir zaman uygunsuz bir davranışta bulunmaz. ‘Allah asla haksızlık etmez’ dediğimizde Allah’ın kudretini sınırlamış olmayız, gücün doğru yerde kullanılmasına neden olan Hikmet ve bilgeliktir.
Ancak siyasi kökleri Beni Ümeyye ve Beni Abbas dönemine kadar uzanıyor, halk protestolarını ve isyanlarını önlemek için her şeyin Allah’ın takdirine göre olduğunu ve hiç kimsenin Allah’ın iradesine karşı konuşma hakkının olmadığı fikrini yayıyorlardı.“Biz hükümdar isek, Allah'ın dilemesiyledir ve buna kimsenin itiraz etmesine izin verilmez. Cebr dünyaya hakimdir. İnsanın hür iradesi yoktur. Allah’ın istediği budur ve Allah’ın rızası onda olduğuna göre, yaptığı her şey adildir."
Aslında bu teori, Beni Ümeyye için iyi bir siyasi destek ve onların hükümetinin ve liderliğinin devamıydı.
Muhsin Kıraati’nin İslam’da İnanç İlkeleri (adalet) kitabından alıntıdır.