Tahran Üniversitesi Kur’an ve Itret okulu öğretim üyesi Hani Çitçiyan Tevbe suresi üzerinde düşünme derslerinin on dördüncü dersinde şu açıklamalarda bulundu:
Dinde mutlu olunmaması gerektiğini düşünen yanlış görüşler vardır ve bu yanlış bir din anlayışıdır. Bütün hayatınız dine dayalı olsun dediklerinde, ‘ya ben? Bende bir şeyleri seviyorum, zevklerim de var.’ Allah’tan başka şeyler sahneye girer girmez artık Allah’ın velayeti yoktur. Bu giriş, insanın kendi çıkarları ile toplumsal uyum arasındaki çatışma konusunu tartışmak için gereklidir.
Kâfırûn suresini okuyoruz: “De ki: “Ey inkârcılar!”
“Ben sizin tapmakta olduğunuz şeylere tapmam.”
“Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.”
“Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim.”
“Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.”
“Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”
Onlar, Peygamber Efendimize (s.a.v) ‘biz bir gün senin Allah’ına sende birgün bizim inandıklarımıza ibadet edersen senin Allah’ını kabul edebiliriz’ dediler. İslam Peygamberi batılın hiçbir zaman onaylanmaması gerektiği için bunu kabul etmedi. Yalan onaylanırsa, hak artık hak olmayacaktır. Buradaki zorluk, bazı insanların ilâhî hükmün kapsamını kabul edememesidir.
Beraet, küfürden ve şirkten tamamen uzaklaşmak, Allah’ın mutlak iradesini kabul etmek demektir. Tevbe Suresi’nin özü budur.
Toplumun tamamında Beraet’in gerçekleşmesi, ilâhî hükümlerin korumak ve Allah’ın iradesini gerçekleştirmek için gerekli gücü yaratan İslam toplumunda birlik ve beraberliğin varlığını gerektirir. Beraet askeri güçle elde edilebilecek birşey değildir. Beraet, eğitim sisteminde, ekonomide, medyada.. vb ortaya çıkmalıdır.
Tevbe Suresi, savaşın adetlerinden bahsediliyor gibi görünse de aslında İslam toplumunun bütünlüğü, toplumda ortaya çıkan ilişkiler, çatışmalardan ve İslam toplumuna kuşatan karışıklıklarla ilgilidir.
Dini yönetimdeki toplu hastalık ve eksiklikleri tanıyarak mücadele etmek gerekir ki Beraet’in gerçekleşmesi mümkün olsun. Bu hastalık ve eksiklikleri yaratan en önemli faktörlerden biride toplumun Beraet yaklaşımına sahip olmamasıdır. Saydığımız diğer faktörler, bu faktörün alt kümeleridir. En büyük mesele budur.
Dini hükümette insanlar kâfir ve müşrik modellerine alışmışlarsa Beraet halinde şirkten ve küfürden tamamen kopmak lâzımdır. İslam dünyası ve din düşüncesi insanlardan asla nefret etmez, onların içindeki şirkten nefret eder. Toplumun sorunu iki gruptur: birinci grup başkalarına karşı haksız yere nefret besleyenler ikinci grup ise içlerinde şirke karşı kin beslemeyenler.
4095726