IQNA

İnanç İlkeleri; Nübüvvet /8

İnsani yasalar yetersiz, eksik ve şüphelidir

15:01 - January 09, 2023
Haber kodu: 3478885
Her topluma bazıları beşer tarafından yazılan ciddi eksiklikler ve kusurları bulunan kanunlar ile hükmedilmiştir. Bunlar incelendiğinde eksiksiz ve kapsamlı bir yasaya yönelik temel ihtiyacı karşılamadığı görülmektedir.

İlâhi peygamberlerin yolundan gitmenin lüzumsuz olduğunu düşünenler, yaşamları için bir takım kanunlar koyarlar örneğin;

1-Bir diktatörün hazırladığı kusurlarla dolu ve zulme yol açan bireysel diktatörlük yasaları

2-Sadece tek bir sınıfın çıkarlarını korumak için düzenlenen sınıf zorbalığı yasaları, bunlarda yönetici sınıfın etkisi altındadır.

3-Milletin oylarından doğan ulusal yasalar. Günümüz dünyası bu üçüncü grubu en ilerici ve gelişmiş yasalar olarak kabul etmektedir, ancak insanların koyduğu kanunların hiçbiri, bireylerin bireysel ve toplumsal yönlerini kapsamadığı için tam ve kapsamlı değildir. Çünkü bilgi ve akıllarına dayanan insanlar bizim için kanunlar koymuşlardır:

a- İnsanların tüm yönlerini ve ihtiyaçlarını nasıl biliyorlardı?

b- Gerçekten insanların iyiliğini mi düşünüyorlardı?

c- Hata yapmadıklarından nasıl emin olabiliriz?

ç- Görüşleri belirli bir grup veya çevreden etkilenmiş olabilir. Çevre, aile, kabile veya ekonomik sistem gerçek bilgilerinin yollarını değiştirmiş baskılar ve çevrenin onların yasa koymaları üzerinde etkisi olabilir.

d- Şeytani içgüdülerin ve tağutların etkisinde olmadıklarını nereden biliyoruz?

e- Bu yasaların sonucunun bireyleri veya toplumu kötü etkilemeyeceğinden nasıl emin olabiliriz?

Sözde insan hakları ya da sosyal adalet savunucularının tarihine bakarsak, ayrıcalıklardan yoksun olanları kurtarmak için etkili bir adım atmadıklarını anladığımız için, bu şüphelerinin doğru olduğu kanıtlanmıştır. Belki de bu tarih ve acı deneyimle beşeri yasaların uygulanması konusunda heveslenen daha az insan vardır. Belki dünyanın bazı yerlerinde bu siyasetçilerin ve hukukçuların fikirlerinden yola çıkarak aynı yasalar uygulanıyorsa, bu ya maddi hayatın devam etmesinden ya da para cezası korkusundan ve hükümetin muhalefetindendir. Aksi takdirde, peygamberler okulu dışında herhangi bir mantığın takipçileri, kanunlara uyma konusunda kendi içlerinde sevgi, heyecan ve kutsallık hissetmezler.

Hür yaratılmış ve hür doğmuş insan bugün neden bir başkasının kölesi olsun? Kendisi gibi bir başkasının koyduğu kanuna neden uysun?

Tüm bu hususlar bireylerde şüphecilik oluşmasına yol açmakta ve yasalara uymanın kendilerine bir ödül getirmediğini, ihlal etmenin ise hemen ceza ile karşılandığını gördüklerinde şüphecilik daha da büyümektedir. Oysa İlâhi kanunlar, müminler için hem mükâfat hem de ceza öngörmektedir. İnsanlar, peygamberler yolunda attıkları her adımın karşılığını alabilirler.

Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (nübüvvet) kitabından alıntıdır

captcha