IQNA

Kur'an ne söylüyor? / 45

Doğru, gerçek ve tek yol hangisi?

13:59 - January 23, 2023
Haber kodu: 3479036
İnsanlar arasında din olarak tanıtılan farklı düşünceler olup takipçileri bulunmaktadır. Hangi dinin Hak olduğu konusunda çeşitli konular ileri sürülmüştür.

Kur’anın bu konuya bakışı ilgi çekicidir. Din ve bu dinin getirdiği ibadetlerin doğruluğu ve yanlışlığı söz konusu olduğunda, bunu ölçmek için çeşitli kriterler dikkate alınmaktadır. Kur’an-ı Kerim ayetlerinden biri bu konuya değinerek basit ve açık bir ölçüyü ifade eder: “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur.” (Al-i İmrân suresi, 19. ayet)

Kur’an’ın, “Allah katında din İslam’dır” şeklindeki ilk ayetine bakıldığında, İslam adında belirli bir dinin doğruluğundan bahsettiği düşünülebilir. Ancak tefsirlerde İslam kelimesiyle ilgili önemli bir noktaya değinilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de İslam kelimesinin geçtiği ilk yer bu ayettir. İslam’ın sözlük anlamı, “bağlanmak, itaat etmek, teslim olmak, esenlik ve barış içinde olmak”tır. Terim olarak İslam “Hz. Muhammed’in din adına bildirdiklerinin tamamını bütün varlığıyla benimsemek ve bunu ortaya koyan bir teslimiyet içinde olmak” demektir. 

Numune tefsiri yazarı şöyle der: Allah katında hak din, O’nun emrine teslimiyettir. Aslında her devirde ve her asırda dinin ruhu, hakikate teslimiyetten başka bir şey değildir ve asla olmayacaktır.

Bu ayet aynı zamanda hak dinin birliğine rağmen mezhep ihtilaflarının kaynağını da ortaya koymaktadır: “ Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler.”,

Bu nedenle ilk olarak ihtilaflar ilim ve bilinçlenmeden sonra geldi . İkinci olarak isyan, zulüm ve kıskançlıktan başka bir amacı yoktu.

İslam Peygamberi (s.a.v), Kur’an ve onun sağlam ve inandırıcı sebepleri dahil apaçık mucizelere sahipti. Onun peygamberliğinin alâmetleri, bir kısmı Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili olan önceki ilâhi kitaplarda da zikredilmiştir. Onun için Yahudi ve Hristiyan alimler, onun zuhurunu büyük bir şevkle müjdelemişlerdi. Ancak, peygamberlik makamına geldiğinde çıkarlarını tehlikeye attığını görerek, kıskançlık, haksızlık ve isyan nedeniyle tüm bunları görmezden gelmeye başladılar. Bu nedenle ayetin sonu onların örneğine işaret etmektedir: “Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur.”

İlâhi âyetleri kendi nefislerine oyuncak yapanlar, yaptıklarının karşılığını dünyada ve ahirette göreceklerdir.

Nur tefsirinde bu ayetin mesajları:

1- Al-i İmrân suresi, 18. ayetinde zikredilen Allah’ın birliğine, adalete ve Allah’ın hikmetine inanmak beyan edilmiş olup Allah’a teslimiyetin yolunu açar. (Şüphesiz Allah katında din İslam’dır)

2- Allah’a teslim olmak için İslam’ı son ilahi din olarak kabul etmek gerekir. 

3- Hakk’ın sınırlarını aşmak, ihtilaflara ve ayrılıklara yol açar. 

4- Bazı mezhebi ihtilafların kaynağı hased ve zulümdür. 

5- Hased, küfre zemin hazırlar. 

6- Kitap ve ilim tek başına kurtuluşa götürmez.

7- Kasıtlı olarak anlaşmazlık çıkaranlar yakında cezalandırılacaktır. 

captcha