Gerçek bir arif toplumdaki zulme karşı sessiz kalmaz

Gerçek bir arif sadece maneviyatını düşünmez ve yaşadığı toplumdaki zulme kayıtsız değildir.

“Allah’ım! Aydınlığının en aydın mertebesini vasıta kılarak, sana el açıyorum. Elbette senin aydınlığının bütün mertebeleri parlaktır. Allah’ım! Aydınlığının bütün mertebeleri hakkına (hacetlerimi) senden diliyorum.”

Çeşitli rivayetlerde İlâhi nur meselesinden bahsedilmiştir. Seher duasında bahsedilen nur kelimesi İlâhi nurun çok geniş bir ufka sahip olduğuna ve her varlıkta ve her şeyde bu nurun görülebileceğine işaret eder.

Adalet nurdur, zulüm karanlıktır

Karanlığa zulüm eşlik eder. Zulmün olduğu yerde karanlık vardır ve karanlığın olduğu yerde zulüm vardır.

Bizi nura ve aydınlığa çağıran edebiyat, aslında bizi zulmü ortadan kaldırmaya ve bunun yerine nur yani adaleti tesis etmeye çağırıyor.

Allah Zümer suresinde şöyle buyuruyor: “Artık rabbinin nuruyla yer aydınlanır, hesap kitap ortaya konur, peygamberler ve şahitler getirilir, insanlar hakkında doğruluk ve adalet ölçüsüne göre hüküm verilir, onlara asla haksızlık edilmez.”

Buradaki nur gözümüzle gördüğümüz bir nur ve aydınlık değildir. Muhsin Feyzi Kaşaniye göre, adalet tesis edildiğinde yeryüzünün nuru parlayacak. Allah adaleti nur olarak adlandırmıştır. Bütün şehirler adaletle süslendiğinde ve insanların haklarına saygı gösterildiğinde, toplumlar daha aydınlanacak.

4050382