Dua adabları arasında Allah’tan af dilemek ve hatalarımızı kabul etmek yer alır. Zayıflıkların, eksikliklerin itirafı ve kabulü Allah’tan bir şey istemede mukaddeme niteliğindedir.
Kur’an-ı Kerim’de kısa ayetler şeklinde çok anlamlı dualar yer alır. Ehlibeyt’ten nakledilen birçok dua ve münacat günmüze kadar ulaşmıştır. Allame Tabatabai gayrimüslim bir şarkiyatçıya Allah ile nasıl iletişim kurduğunu sorar. O da Sahife-i Seccadiye ile tanıştığı zaman bu kitapla Allah’a dua ettiğini söyler.
Ehl-i Beyt’in (a.s) dualarında pek çok tevhidi bilgi bulunmakta olup insan ve Allah arasındaki ilişki tevhid bilgisini içinde barındıran en güzel ve yüce terimlerle anlatılmaktadır. Bu kıymetli duaların değerini bilerek öğrenmeye çalışmalıyız.
Duada daima tâzim (Allah’ı yüceleme) ve tâzimle birlikte istekte bulunma anlamı vardır. Dua aynı zamanda zikir ve ibadettir. Böylece duada biri zikir ve saygı, diğeri de dilek olmak üzere iki unsur hep yan yana bulunur.
Dua içinde bir talep ve ihtiyaç ifadesinin yer aldığı konuşmadır. Allah ile insan arasında bu ilişki olmalıdır. Çünkü mutlak bolluk ve yokluğun olduğu tam bir teslimiyetle bir şey isteyebileceğiniz tek yer burasıdır.
Tüm insanlar ihtiyaç sahibi olup mutlak fakirlik içinde yaşarlar. Evrende sadece ihtiyaçsızlık olan tek bir nokta vardır ki herşeyin O’ndan istenmesi gerekir. Elbette dünyada bir sebep-sonuç sistemi vardır. Ama içimizin en derin noktalarından her şeyin o sonsuz güçten olduğuna inanmalıyız.
Allah’ın sonsuz gücünün desteği ile dua ederken insanda alçakgönüllük ve teşvik hissi uyanır. Dua ve münacatlarda mutlak güce sahip desteğin verdiği güvenle insanlarda umutsuzluk, çaresizlik ve bunalım belirtileri görülmez.
Sahife-i Seccadiye dualarında ilâhi sıfatların tekrarı, kimden yardım istediğimize her zaman dikkat etmemizi sağlar. İstiğfar ve hataların beyan edilmesi dualarda bize öğretilen adab kurallarından biridir. Zaaf ve eksiklikleri itriraf etmek Allah’tan bir şey isteme edebinin başlangıcıdır. İnsanın kibir içinde ve özen göstermeden dua etmesi bu ilâhi yardıma ihtiyacı olduğuna inanmadığını gösterir.
Dua insanı İlâhi rahmeti almaya hazırlar. Tüm toplumlarda var olan dünyanın sorunları ve olayları Allah’ın imtihan alanıdır. Mümin bir insanın bu yolda ilerlemesi ve zorluklarla mücadele etmesinin aracı dua ve münacattır. Herbir dua bir hazine gibidir. Kumeyl duası, Cevşeni Kebir, Münacatı Şabaniye...vb dualar derin anlamlar ve tevhidi noktalarla doludur.
Bugün elimizde bulunan Sahife-i Seccadiye çok değerli bir eserdir. Bu duada birkaç nokta bulunmaktadır. İlk nokta bu dualarda Allah’ın hangi sıfatlarla anlatıldığıdır. Bu sıfatların beyanı aslında Allah’a mahsus olan hakikatların ifade edilmesidir.
Allah’ın feyiz aracıları olarak Peygamber (sav) ve Ehl-i Beyt’in (as) sık sık hatırlatılması Sahife-i Seccadiye’nin diğer bir özelliğidir. Bu nimet ve ihsan aracıları Allah’a ulaşma yolunu kolaylaştırır. Bugün de İslam Peygamberi’nin (sav) dini ile kemale erdiğini iddia edenler vardır. Ama ilâhi evliyaların rehberliği ile garanti edilen tek güvenli yol, Ehl-i Beyt’in (as) yoludur.
Mutlak kemale giden yolda liderlerin ve rehberlerin rolüne dikkat edilmelidir. Bu harekette insanlar kusursuz ve yanılmaz rehberlerin elinde değilse yolunu kaybetme ihtimali yüksektir. İslam dininden ve Kur’an’dan bahseden tekfirci grupların günümüz dünyasında ne tür felaketler yarattığı gözler önündedir.
Sahife-i Seccadiye’nin açıklaması üzerinde düzenlenen toplantıda Cameetül Mustafa Akademisi Başkanı Hüccetül İslam Velmüslimin Ali Abbasi’nin konuşmasından alıntıdır.
4133112