IQNA

Nehcü’l Belağa’dan seçmeler/24

Dünya çabuk dağılan hayaller evidir

9:49 - April 19, 2023
Haber kodu: 3479992
Hz Ali (a.s) Nehcü’l Belağa’daki hutbelerinde dünya bilim ve dünyevilikle ilgili etkenler konusunda açıklamalarda bulunmuştur.

Din araştırmacısı ve sosyolog İmad Efruğ Hz Ali’yi (as) tanıttığı toplantılar zincirinin 24.dersinde Nehcü’l Belağa’daki dünyevilikten ve dünyevi arzulara kapılmaktan sakınılması konusunda açıklamalarda bulundu. Özet metin şöyledir:

Burada ele alacağımız konunun ekseni dünya ve dünyevilikle ilgili etkenler ile Hz Ali’nin uzun arzular, dünyayı talep etme ve dünyevi arzulara tapma ile ilgili sözleridir.

Nehcü’l Belağa’nın 45. Hutbesinde Hz. Ali (as) dünyayı ve fesatlarını kınayarak şöyle demektedir:

“Hamdolsun Allah'a ki rahmetinden ümit kesilmez, ni­meti her şeyi kuşatmıştır, mağfiretinden-bağışlamasından ümitsizliğe düşülmez, ibadetinden el çekilmez, rahmetini esirgemez ve O'ndan nimet kesilmez. Dünya öyle bir yurt­tur ki fani-yok olması ve ehlinin de sonunda onu bırakıp gitmesi ayrılması takdir edilmiştir. (Dünya, ehli nazarında) Pek tatlı, yemyeşildir. Dünya hemen hızla kendini talep edene gelir ve kendine bakanın kalbine ( sevgi) katarkarıştırır O halde dünyadan en güzel azıkla göçünayrılın. Dünyadan kendinize yeten şeyden fazlasını istemeyin ve size ulaşan-erişenden fazlasını talep etmeyin.”

İnsan ihtiyacı giderildiği zaman ve ihtiyaç duymadığı bir ana geldiğinde  daha fazlasını arzulamamalı ve kanaat sahibi olmalıdır. Kanaat fakir olmak demek değildir. Aksine kanaat insanın yaşamında belli bir yere ulaştığında hırslı olmaması ve dünyevi malları çok fazla arzulamamasıdır.

Hz Ali (as) dünyevi arzulara çok fazla bağlanmaktan kaçınmanın gerekliliği hakkında Nehcü’l Belağa’nın 52. Hutbesine Hazret şöyle söylemektedir: “Bilin ki dünya yokluk ve fenaya yönelmiş, geçip git­mekte olduğunu ilan etmiştir. İyiliği değişmekte ve (ehlin­den) hızla yüz çevirmektedir. Dünya, sakinlerini fena ve yokluğa sürükler ve komşuları ölüme çeker, götürür. Tat­lıları acılara dönüştü, saf-berraklar bulanıklaştı. O halde bu dünyadan geriye; matara dibindeki birkaç damlacık veya ancak kabın içindeki küçük çakıl taşlarını ıslatacak ölçüde az birkaç yudum kalmıştır. Dolayısıyla susayan kimse o birkaç damlacığı içse de bu asla susuzluğunu gidermez.

Öyleyse ey Allah’ın kulları ehline zeval-yokluk takdir edilmiş bu yurttan göç etmeye hazırlanın. Arzularınız siz­lere galebe çalmasın. Yaşam süresi gözlerinize uzun gel­mesin.”

Dünya biliminin en güzel şeklini Nehcü’l Belağa’dan alabiliriz. Bu  dünya bilimi saf bir dünya görüşü ve varlık bilimin hikayesi olup dünya ve ahiretin kaynaşmasıyla ilişkilendirilir. Emirel Müminin 82. Hutbesinde dünyayı kınayarak şöyle buyurmuştur: “Nasıl betimleyeyim bu diyarı ki başlangıcı meşakkat var, sonu ise yok olup gitmek.... Helalinin hesabı sorulur, haramından dolayı azap vardır. Orada zengin kimse sınanmış; yoksulluğa düşen hüzünlere dalmıştır. Kim dün­yayı elde etmeye çalışırsa, o, ondan uzaklaşıp kaybolur; kim de oturur istemezse ona gelip çatar. Dünya ibrede ba­kanı basiret sahibi yapar, hasretle bakanı ise kör eder.”

Bu bağlamda 83. Hutbeyi okuyoruz: “Gerçekten de dünya bir sudur ki, bosbulanık, kapkara. İçilecek yeri çamurludur, meşakkatli. Görünüşü hoştur; aldananı helâk eder. Bir aldatıcı düzencidir, yok eder; bir aydınlıktır, batıp gider. Bir gölgedir, geçiverir; bir dayançtır, çöküverir. “

Nehcü’l Belağa’nın 103. hutbesinde Hz Ali (as) şöyle der: “Ey insanlar! Dünyaya zahitlerin ve ondan yüz çevi­renlerin gözüyle bakın. Vallahi dünya az bir zaman sonra kendisine yurt edinenleri yok edip gider. Ondan emin olan imkân sahiplerini elemlere boğar.

Ondan göçüp giden her şey bir daha geri dönmez, ge­leceği de bilinmez ki beklenilsin. Sevinci kederle karışıktır. Erkeklerin kuvvetleri, orada gevşeklik ve zaaf içindedir. Size hoş gelen şeylerin çekiciliği sizi aldatmasın, zira onlar­la birlikteliğiniz çok azdır.”

Daha sonra 114. Hutbede diyor ki:” Dünya değişiklik yeridir; zira acılanılacak kimseye gıpta edersin, gıpta edilecek kimseye de acırsın. Dünyada nimet­ler çabucak kaybolur, sıkınalar birden bire bastırır.” Burada ince bir noktaya değinilmiştir. Bazen bazı insanlara merhamet eder ve onları daha aşağı görürüz ama gerçekler ortaya çıkınca onların hasretini çekeriz ve tam tersi hasretini çektiğimiz insanlardan perde kaldırıldığında ise en çok merhamet etmemiz gereken insanlar olduğu görürüz.

3969310

 

 

 

captcha