Allah’ın alametleri en yakınımızda
Tefekkür etmek evrendeki herşeye Allah’ın üstün yaratma sanatının birer delili olarak bakmaktır. Sözgelimi pencereye bakmakla pencereden bakmak bir değildir.
Tabiattaki ve kendi varlığımızdaki bazı ilâhî âyetlere dikkat etmemiz bize Allah'ın varlığını gösterir: Fussilet suresi 53. Ayeti şöyle buyuruyor: “Kur’an’ın gerçek olduğu kendileri için apaçık belli oluncaya kadar onlara çevrelerinde ve kendilerinde bulunan kanıtlarımızı hep göstereceğiz. Rabbinin her şeye tanıklık etmesi (onlar için) yeterli değil midir?”
Tabiatta Allah’ın alametleri
Dağları hiç düşündünüz mü? Dağlar kar ve yağmur suyunu depolar ve şiddetli fırtınaları engeller. Dağ havanın yumuşaklığında rol oynar, taşı bina yapımında, madenleri ise insan ihtiyaçlarını karşılamakta kullanılır.
Güneş dünyaya ışık verir ve okyanus su buharını yukarı gönderir, ardından dünyanın yerçekimi onu aşağı çeker ve yağmur yağar. Ağaçların kökleri besinleri emerek yapraklara, yapraklar da güneş ışığını emerek köklere iletir. Bu uyum sonsuz ve her şeye gücü yeten bir gücün egemenliğinin kanıtı değil midir?
Hayvanların yaratılışında Allah’ın alâmetleri
Devenin ayak tabanları ile devenin yaşadığı kum ve dikenlerle dolu çöller arasında bir tenasüb ve uygunluk vardır. Deve yük hayvanı olduğu için uzun ve güçlü bir boynu vardır. Boynu kaldıraç görevi görür. Ördek ise suda yüzmek istediği zaman tüyleri ve kanatları yağlı olduğu için su derisine ulaşmaz.
İnsan vucudunda Allah’ın alemtleri
Kur’an-ı Kerim’in Beled suresi 8-9 Ayetinde şöyle buyruluyor: “ Ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi?”
Gözünüzün yapısına dikkat ederseniz, en gelişmiş kameraların bile onunla kıyaslanamayacağı neticesine varırsınız. Gözler çok hafiftir oysa gelişmiş kameralar ağırdır. Kameraların hafızasını düzenli olarak değiştirmesi gerekir oysa gözün hafızasını değiştirmesine gerek yoktur. Göz kendini otomatik ayarlarken kameraları ayarlamak gerekir.
Allah gözün içine altı çeşit koruyucu koymuştur: Gözün içine de gözyaşı adı verilen bir koruyucu yerleştirmiştir. Bir diğer koruma kirpikler, üçüncü koruma ise göz kapaklarıdır. Dördüncü koruyucu kaşlar, beşinci koruyucu ise terin göze girmesini engelleyen alın çizgileridir.
Son koruyucu, gözü bir kabuk gibi saran ve koruyan burun ve göz çevresindeki kemiklerdir.
Göz ışıkla uyumlu şekilde çalışır. Göz ışığı geçirmeye ve kırmaya elverişli üç tabakanın birleşmesinden oluşmuştur. Göz merceği daha fazla ışık karşısında otomatik olarak daralır ve daha az ışıkta açılır ve güzel siyah göz kapakları ve kaşlar ışığı yumuşatır ve göze ulaştırır.
Göz tuzlu su ve ağız tatlı su ile nasıl karışır ve suyun tadı ağız ve gözün yapısıyla nasıl uyuşur?
Peki insan vücudunda sadece kemikler gelişip kaslar gelişmeseydi ne olurdu? Bir insanın başı büyüse ama boynu büyümese ne olurdu? Çene sabit, baş hareketli olsaydı, rahat yemek yiyip konuşmak mümkün olur muydu? Eğer tükürük çok üretilirse düzenli olarak damlar, az olsa o zaman başka yerden bulmamız gerekirdi.
Tüm yaratılmışlardaki varlık ve düzen Allah’ın varlığının ve birliğinin apaçık bir delilidir. İnsan kendi yaratılışındaki mucizeleri görür ve üzerinden düşünürse bu onu Allah’a yönlendirecektir. Allah’ın sayısız nimetlerini hatırlamak insanı Allah’a daha çok yaklaştırır.
Allah Hz. Musa aleyhisselam’a “Beni insanlara sevdir” der. Hz Musa bunu nasıl yapacağını sorar. Allah’da “ Onlara benim nimetlerimden bahset” diye buyurur.
Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Tevhid) kitabından alıntıdır.
