Şems suresi Mekke döneminde inmiş olup 15 ayettir ve 30. cüzde yer almaktadır. Mushaftaki sıralamada doksan birinci, iniş sırasına göre yirmi altıncı suredir.
Sure, adını birinci ayetteki “eş-Şems”kelimesinden almıştır. Şems, güneş demektir. Şems kelimesi Kur’an-ı Kerim’de 34 defa geçmektedir.
Surenin başında Allah yedi ayette 11 defa yemin eder ki bu Kur’an’ın herhangi bir suresindeki en yüksek sayıdır. Yeminler ilk yedi ayette gelir. Güneşe, güneşin parlaklığına, güneşi takip eden aya, yeri aydınlattığı gündüze, yeryüzünü kapladığı geceye, göğe ve onu yükseltene, yeryüzüne ve onu yayana nefs ve onu mükemmel kılan Allah yemin eder.
Bu yeminlerin arka arkaya gelmesinin sebebi, çok mühim bir meselenin, gökler, yer, ay ve güneş kadar büyük bir şeyin zikredilmesidir. Kur’an-ı Kerim’deki yeminlerin iki maksadı bulunmakta olup ilki Allah’ın yemin ettiği şeyin ehemmiyetini vurgulamak ikincisi zikredilen konunun ehemmiyetini vurgulamak.
Şems suresi nefsin temizliği üzerinde durarak, nefsin temizliğini kurtuluş vesilesi, necisliğini ise ümitsizliğe sebep olarak görür. Ayetler, insanın Allah’ın verdiği derunî idrak ile iyiyi kötüden ayırdığını, iyi işler yaparak nefsini temizlemesi gerektiğini aksi takdirde mutluluğa ulaşamayacağımızı hatırlatır.
Örnek olarak Semûd kavmini gösterir. Peygamberleri olan Hz Salih’e teveccüh etmemeleri, İlâhi bir mucize olan deveyi öldürmeleri nedeniyle şiddetli azaba çarptırıldıklarından bahseder.
İmam Sadık’tan gelen bir rivayete göre, güneş dine ışık tutan Hz Peygamber, ay Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ilmiyle dolu olan Hz Ali (a.s), gece zalim hükümdar ve kralları, gündüz ise din yolunu aydınlatan büyük önderleri sembolize eder.