Bilgisayarda kayıtlı, sözgelimi on bin sayfalık bir dosyanın karakteri milyonlara ulaşır. Program dışında bu dosyaya girecek herhangi bir karakter, yani virüs bazen bütün bir dosyanın çalışmasını bozabilir.
İşte kâinattaki her bir canlı varlık da adeta bir bilgisayar dosyası gibidir. Her bir canlıyı meydana getiren elementler o dosyanın karakterlerini andırır ve belirli bir plân ve programa göre çalışırlar. Her bir element Allah’ın ilim, irade ve kudreti dâhilinde hareket eder. Hiçbir element program dışı olamaz. Her hangi bir elementin program dışı bir hareketi bütün kâinatın dengesinin bozacaktır.
Tîn suresi Mekke döneminde inmiştir. 8 ayet olup 30. cüzde yer almaktadır. Mushaftaki sıralamada doksan beşinci Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) inen yirmi sekizinci suredir.
Sure adını ilk ayette Allah’ın et-Tîn-incir üzerine yemin etmesinden alır.
Tîn Suresi yeminle başlayan surelerden biridir. Allah dört şey üzerine yemin eder (incir, zeytin, Sina diyarı ve Mekke şehri). Kur’an’da incirden bir kez, zeytinden ise altı kez bahsedilir.
Tîn suresinin an eksenini kıyamet günü, amellerin değerlendirilmesi ve ahirette ilâhi mükâfat oluşturur. İlk önce insanın en güzel şekilde yaratıldığına işaret eder. sonra bazı insanların ilk fıtratlarına göre kaldıklarını ve bazılarının ise aşağıların en alçağı olduğundan bahseder. İnsanın yaratılışı İlâhi fıtratı ve Ahsen-i Takvim yani en güzel ve mükemmel şekilde yaratılmasına dayanmaktadır. Ancak insanlar müminler ve kafirler olmak üzere iki gruba ayrılır.
Allah insanı her bakımdan en güzel şekilde yarattığını vurgulamak için dört şey üzerine yemin eder. Ancak her insan büyüme ve kabiliyetine göre Rabbinin katında en yüksek makama ulaşarak mutluluklarla dolu sonsuz bir hayatı yaşayabilme kabiliyetine sahiptir.
Bazı müfessirler Ahsen-i Takvim için genç yaşta insan vücudunun uyumlu ve sağlamlılığına, Esfel-i Safilin ise insanın ihtiyarlıkta zayıflığına işaret ettiğini söyler. Ancak müminleri ve iyilik yapanları Esfel-i Safilin’e düşmekten men eden 6. ayet göz önüne alındığında “Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ödül vardır” bu görüş kabul edilemez.
Surede adı geçen “zeytin” ve “incir” kelimeleri hakkında müfessirler arasında farklı görüşler bulunmakta olup bazıları onları Arapların en sevdiği iki yiyecek olarak görmüşlerdir. Bazıları ise bir Şam’da diğeri Filistin’de olmak üzere iki camiye veya bu bölgede bulunan iki dağa işaret ettiğini söylemişlerdir.
Bazılarına göre ise bu iki kelime Hz. İsa’nın doğup yaşadığı yerleri ifade etmektedir. Müfessirlerin çoğu Sina Dağı (Hz. Musa’nın Allah ile konuştuğu yer) ve Belad Amin’i Arabistan’daki Mekke olarak kabul etmişlerdir.