Al-i İmrân suresi 31. ayeti: “De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.”
Burada asıl mesele Allah sevgisi ve sevgiliye ulaşmadır. Herkes karanlıktan çıkıp kemâle ulaşmak ister. Allah Peygamberine şöyle buyuruyor: Eğer Allah'ı seviyorsanız ve O’nun da sizi sevmesini istiyorsanız, Peygamberine itaat edin ve onun yolunu takip edin, çünkü onun sözleri ve davranışları sizi Allah’a yönlendirir. Ve eğer geçmiş günahlarınız hakkında endişeleniyorsanız, Allah şefkatli ve merhametlidir ve O’na yönelirseniz günahlarınızı bağışlayacağı müjdesini vermiştir.
Allah ile kulu arasındaki ilişki sevgiye dayalı olup bu ilişkide günahlar nedeniyle bir sıkıntı varsa Allah’ın merhameti ve şefkatiyle insanın kalbinden bu sıkıntıyı kaldıracağı söylenir.
Fars edebiyatında aşık ve maşuk arasında kırgınlıkların olduğunu görmekteyiz. İnsan günah işlediğinde Allah yerine başka bir sevgili bulur ancak Allah kullarını o kadar çok sever ki günahtan vazgeçerek tövbe ederlerse Allah geniş rahmeti ile bu tövbeyi kabul eder. Allah’ın kullarına olan sevgisiyle ilgili pek çok şiir vardır.
Sevenin yücelikleri olduğu gibi aşık sevgilinin neden gizlendiğinden şikayet eder. sevgili der ki “Kulum beni bulmaya çalışarak dünyanın sırlarını öğrenir ve kemâle doğru hareket eder. Benim perdelerin arkasında gizli olduğumu düşünmesi ise bir yanılsamadır. Çünkü ben an an her yerde mevcut olanım”
Bakara suresi 165. ayeti: “İman edenler ise en çok Allah’ı severler..”
Mâide suresi 54. ayeti:”.. Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler;..”
Bir hadisi şerifte insanın sevdiği şeyleri Allah rızası için sevmesi ve maşukun hoşlanmadığı şeylerden kaçınması gerektiği söylenir. Kur’an-ı Kerim’de defalarca Allah’ın temiz, dürüst, alçakgönüllü ve takva sahibi insanları sevdiği kibirlileri, haddi aşanları, yalancıları vb. sevmediği bildirilmiştir.