IQNA

Kur’an-ı Kerim ile sohbet / 55

Allah’ın Beni İsrail ile iman ve amelde mîsâkı

15:48 - November 27, 2023
Haber kodu: 3482543
TAHRAN (IQNA) - İyi amellerin başında anne-babaya, akrabaya, yetimlere, fakirlere iyilik yapmak, insanları güzel konuşmak, namaz kılmak, zekat vermek yer alır.

Bütün bunlar peygamberlere gönderilen kutsal kitapların ortak öğretileri olup Kur’an-ı Kerim’de müslümanlar da bu tür vecîbelerle yükümlü kılınmıştır 

Bakara suresi 83. ayeti:  “Bir zamanlar biz İsrâiloğulları’ndan, “Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz.”

Bu içinde lütuf ve hayırdan başka bir şey bulunmayan güzel bir anlaşmadır.  İnsanları Yüce Allah’ın rahmetine kavuşmaya, iyilik ve adalet içinde bir arada yaşamaya davet eder. Bu mîsâk’ın yani antlaşmanın içeriğini iki noktada özetlemek mümkündür: Bir olan Allah’a ibadet etmek ve salih amellerde bulunmak. İnsan toplumunu birleştirecek ve bireyleri bir araya getirecek olan mutlak hak ve hakikat olan tek şey Allah’a ibadettir. Alman şair Goethe, kaygılardan kurtulmak ve ruh sağlığına kavuşmak için tek Allah’a imandan daha iyi bir şey olmadığını söyler.

İyi amellerin başında ise anne-babaya yardım ve hürmet, akrabalara, yetimlere ve fakirlere yardım etmek, namaz kılmak ve zekat vermek gelir. Beni İsrail gibi, Müslümanlara da bunları yapmalarının emrolunması, bu tür amellerin sadece belli bir topluluğa özgü olmayıp daha geniş bir anlamı olduğunu gösterir.

Allah, İsrailoğullarının çok az bir kısmı dışında bu ahdi bozduğunu ve Allah’ın emirlerini reddettiklerini bildirir. Allah Kur’an’da Müslümanların da bunu yaptığını söyler. Buda farklı etnik grup ve dinlerdeki insanların bencillikleri ve takip ettikleri din nedeniyle İlahi peygamberlere uymayı reddedebileceğini ve dünyevi arzularının peşinden koşabileceğini gösterir.

Bir insanın kalbinde Allah’ı anmak varsa, onu çağıran her söz kabul olur. Bazı Kur’an çevirmenleri Allah kelimesinin aynı Arapça formunu korumuş ve Allah'ın, God veya onun diğer dillerdeki eşdeğerlerinden başka olduğu konusunda mantıksız bir ısrar içinde olmuşlardır. Bu ayet Beni İsrail’in inandığı Allah’ın tüm İlahi dinlerin Allah’ı olduğunu göstermektedir.

Bu ayetlere dikkat edersek İsrailoğullarıyla yapılan bu ilahi anlaşmaya uyarak Müslümanların ve gayrimüslimlerin en önemli sosyal ve ahlaki ihtiyaçları karşılanabilir. Bir an için tasavvur edilebilir ki insanların kalplerinde Allah’a iman varsa, herkes anne ve babasına hürmet etse, akrabalarına, yetimlere, fakirlere yardım etse, birbirlerinden güzel söz etse, zekat verse, namaz kılsa Allah ile  kesintisiz bir bağ kursa ne güzel bir dünyaya şahit olurduk.

Bu mîsâk bütün dünya insanlarının dünya ve ahiret saadetine dair bir ahit olarak nitelendirilebilir. Biz insanlar birbirimize karşı doğru, dürüst ve onurlu olacağımıza, birbirimize hizmet edeceğimize, saygı duyacağımız ve birbirimizi seveceğimiz konusunda kendi aramızda bir anlaşma yapabiliriz.

Üstad Hüseyin Muhyiddin İlahi Kumşei’nin “Kur’an ile 365 gün sohbet” kitabından alıntıdır.

captcha