Şahsiyetimiz bedenimizle değil ruhumuzda olduğu için kalır. On yaşında bir insana tokat atsak ve kaçsak, o kişi bizi yetmiş yaşında bulsa bile intikam almak isteyecektir. Biz şunu söyleyemeyiz: Son 60 yılda vücudumun bütün hücreleri defalarca değişti ve artık başka biriyim. Bu yüzden artık intikam peşinde koşmamalısın. Şahıs şöyle derdi: Bedenin ve hücren umurumda değil. Yüzüme tokat atan kişi sensin.
Bu örnek vücuttaki değişikliklerle şahsiyetinin değişmediğini açıkça göstermektedir. Tıpkı araba çalıp sonra elbisesini ve arabasını değiştirip kaçan bir kimse, tutuklanınca: Arabam, elbisem değişti, o halde hırsız ben değilim diyemez.
Bazen biliçsizce söylediğimiz cümlelerle ruhun ölümsüzlüğünü kabul etmiş oluruz.
Kur’an ve hadislerde bu değişikliklerin ruhta değil bedende olacağı ele alınmaktadır. Zümer suresi 42. ayeti: “Allah, ölüm vakitleri geldiğinde insanları vefat ettirir, ölmeyenleri de uykularında ölmüş gibi yapar. “
Secde suresi 11. ayeti: “De ki: “Sizin için görevlendirilmiş bulunan ölüm meleği canınızı alacak, sonra rabbinize döndürüleceksiniz.”
Kur’an’da ruh ve can hakkında 14 defa “almak” kelimesi geçmektedir. Bu, ruhun değişmeyen ve ölümsüz olduğu, bedenin ise öldükten sonra da kabirde çürüdüğü anlamına gelir.
Kur’an’da ruhun bekasına dair bir başka delil ölüyü selamlamaya işaret eden ayetlerdir:
Sâffât suresi 79. ayet: “Bütün âlemlerde ona selâm olsun!”
Sâffât suresi 109. ayet: “Onun hakkında, “İbrâhim’e selâm olsun!” ifadesini sonradan gelen nesiller arasında devam ettirdik.”
Sâffât suresi 120. ayeti: “Ve onların hakkında, “Mûsâ ve Hârûn’a selâm olsun!” ifadesini sonradan gelen nesiller arasında devam ettirdik.”
Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Masum İmamlardan (a.s.) çeşitli bağlamlarda, insanın ölümüyle birlikte ruhunun ölmeyeceğini, hayatta kalacağını Allah, melekler ve diğerleri tarafından muhatap alındığını gösteren birçok hadis vardır.
Bu konu için birkaç örnek vereceğiz:
-Peygamber Efendimiz (s.a.v) bazen mezarlığa gider ve ölülerle konuşurdu.
- Bedir savaşında öldürülen kâfirlerin cesetleri kuyuya atılır. Allah’ın Resulü kuyunun başına gelerek onlara seslenir ve konuşur. Sahabe hazrete onların duyup duymadıklarını sorar. Hazret “ Siz beni onlardan fazla duyamazsınız” der.
-Hz Ali (a.s) Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve Hz Fatıma’yı defnederken onlarla konuşuyordu.
-Hz Ali (a.s) Cemel savaşının sonunda Kaab b. Ahbar’ın bedenini kaldırarak onunla konuştu. Onun duyup duymadığı sorulduğunda evet diye cevap verdi.
Kur’an ayetleri ve rivayetlerde ruhun ölümsüz olduğu insan bedeninin ölümü ve çürümesiyle ruhun yok olmayacağı teyit edilmektedir.
Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Mead) adlı kitabından alıntıdır.