Burada sorulması gereken soru şudur: Bu genel bir kural mıdır yoksa belli bir kişiyi mi ifade etmektedir?
Peygamber Efendimiz (s.a.v) hicri 10, yılda veda haccını yapmak üzere Mekke’ye geldiğinde Mâide suresi 55. ayeti nazil oldu: “Sizin velîniz ancak Allah’tır, peygamberidir, bir de Allah’ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir.”
Allah bu ayette velilerin sadece bu üç kişiyle sınırlı olduğunu, onlardan başka hiç kimsenin veli olamayacağını bildiriyor.
İlk ikisi açıktır: Allah ve Hz. Peygamber (s.a.v.). Peki ya üçüncüsü? Bütün müminler Veli midir? O zaman Velayet altında olan kimdir? Kesinlikle öyle değildir. Gerçek şu ki Veli, müminlerdendir.
Tevbe suresi 105 ayetinde şöyle buyruluyor: “De ki: “Durmadan bir şeyler yapın; yaptıklarınızı Allah da, peygamberi de müminler de görecektir. Sonunda, gizliyi de açığı da bilenin huzuruna çıkarılacaksınız ve O size yapmış olduklarınızı haber verecektir.”
Allah Mâide suresi 55. ayetinin devamında bu müminlerin kimleri kastettiğini bildiriyor: “… namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir.”
Buradaki soru namazda rükûda iken zekat veren herkesin velayet mertebesine ulaşacağı anlamı mı yoksa Müslümanların tanıdığı birinin tarifini mi veriyor. Eğer bu genel bir kural olsaydı, bazıları bunu yapardı. İslam tarihinde hiç kimse bu şekilde imamete ulaşmamış, hatta böyle bir iddiada bulunmamıştır.
Böylece bütün Müslümanlar bu ayetin, başına bir olay gelen bir kimse hakkında olduğunu anlamış oldular. Çünkü namazda rükû halinde zekât vermek tek başına büyük bir fazilet değildir.
Rivayetlerde bir dilencinin camiye girip para istediği ancak kimsenin ona bir şey vermediği rivayet edilmiştir. “Allahım! Peygamberinin mescidine geldim, kimse benimle ilgilenmedi ve elim boş kaldı.”
Hz. Ali (a.s) namazda rükû halinde iken yanına yaklaşan dilenciye yüzüğünü işaret etti. dilenci de yüzüğü çıkararak gitti.
Müfessirler velayet ayetin Müminlerin Emiri Hz Ali (a.s) hakkında olduğu konusunda neredeyse hemfikirdir.
Ehli Sünnet alimlerinden Kuşçu Hanefi, Mir Seyyid Şerif Corcani, Saadettin Taftazani bu ayetin Hz Ali hakkında nazil olduğuna inanma konusunda müfessirlerin görüş birliğine işaret etmektedir.
Bu konuda ayrıca Camiü'l-Usul'de Nisai, Tefsir el-Kur'da İbn Kesir gibi Sünni alimler tarafından sahabeden rivayetler çok sayıda belgeyle nakledilmiştir. Bu alanda icma iddiasına rağmen İbn Teymiyye Harrani ve öğrencisi İbn el-Kayyim gibi kişiler bu hadisleri reddetmişlerdir.