El-Kuds El-Arabi sitesinin haberine göre, Şalom Erbil’in kaleme aldığı makalede 1980’lerin sonlarından itibaren İran İslam Devrimi’nin zafere ulaşması ve güçlenmesi, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde militan İslami örgütlerin ortaya çıkmasıyla birlikte Ramazan ayı özel bir hassasiyet kazandı.
İşgalci rejim için bu ayda yaşanacak olaylar endişe verici bir konu çünkü bu ayın yılın diğer aylarına kıyasla birçok şiddet ve düzensizlik eyleminin yaşanacağı muhtemel bir ay olduğuna inanıyorlar.
Vaizler camilerde işgalci rejimin zulmünü, mukaddes mekanlara saygısızlığını ve eylemlerini kinayeli bir şekilde dile getiriyorlar.
Vaazlarda bazen Cihadın ne anlama geldiği ve İslami Cihadın gerekliliği, nerede ve kime karşı yapılması gerektiği dile getiriliyor. Öyleyse cihad yapılması gereken kâfirler kimlerdir?
Müslümanlara göre, Ramazan ayında Mescid-i Aksa’da namaz kılmak büyük bir fazilet olarak kabul edilir ve mukaddes mekanlardan biridir. İşgalci rejimin sözde başkenti Kudüs’ün hassasiyeti bu ay ayrı bir önem taşır. Bu yüzden güvenlik güçleri özellikle Eski Şehir’deki varlığını güçlendiriyor.
Bu mübarek ayda Müslümanların Mescid-i Aksa’ya akın etmesi güvenlik güçleriyle sürtüşme ve şiddet içeren eylemlere maruz kalmaları, bu mukaddes mekanda ibadet eden kişileri kışkırtan, duyguları alevlendiren ve çatışmaları tırmandıran unsurlar olarak görülüyor.
Siyonist rejimin bu camideki eylemleri ve yerleşimcilerin buraya girmesi İslam karşıtı bir eylem ve ona saygısızlık olarak telakki ediliyor.
Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonu, tüm Müslümanları İşgalci rejime karşı birleştirme ve bu saldırıyı dini bir görev olarak tanıtma girişimidir.
Bu mukaddes yerin bir şiddet mekanı, siyasi ve güvenlikle ilgili çatışmaların merkezi haline gelmesinden endişe ediliyor. Çünkü Mescid-i Aksa’ya ibadet etmek için giden herkes gerginliklerde yaralanabilmektedir.
4268865